Türkiye’de demokratik alanların daraltıldığı, halk iradesine kayyım politikalarıyla el konulduğu, siyasal tutsakların hukuksuz biçimde cezaevlerinde tutulduğu bir dönemde, DEM Parti, EHP, EMEP, SMF, TİP ve TÖP “Demokrasi ve Barış İçin Buluşuyoruz, Mücadelenin Olanaklarını Konuşuyoruz” başlıklı bir çalıştayda bir araya geldi.
(Haber Masası) – 1-2 Kasım tarihlerinde Ankara’da düzenlenen çalıştayda, Türkiye’nin anayasal düzen krizinden demokratik çözüm olanaklarına, ekonomik adaletsizlikten Kürt sorununun barışçıl çözümüne kadar çok sayıda başlık tartışıldı.
İki gün süren buluşmanın sonunda yayımlanan sonuç metninde, “Barış ve demokrasi mücadelesi, iktidardan beklentiyle değil halkın birleşik mücadelesiyle kazanılabilir” denilerek tüm demokrasi güçlerine ortak mücadele çağrısı yapıldı.
Anayasal Düzen Çökmüş, Hukuksuzluk Kalıcılaşmıştır
Sonuç bildirgesinde, Türkiye’de bugün anayasal bir düzenden söz etmenin mümkün olmadığı vurgulandı.
Katılımcı partiler, ülkenin KHK’lar ve torba yasalarla yönetilen bir hukuksuzluk rejimine sürüklendiğini belirterek, iktidarın Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını uygulamamasının adalet duygusunu tamamen ortadan kaldırdığını ifade etti.
Metinde, “Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Osman Kavala, Can Atalay, Ekrem İmamoğlu gibi siyasi tutsakların özgürlüklerinin gasp edilmesi, grevlerin yasaklanması, toplu sözleşme hakkının fiilen ortadan kaldırılması, hasta mahpuslara yönelik ihlaller ve yaşam hakkını tehdit eden uygulamalar, bu düzenin adaletsizliğini gözler önüne sermektedir” denildi.
Kayyım Politikaları Halkın İradesine Darbedir
Çalıştayda özellikle kayyım uygulamalarının halkın seçme ve seçilme hakkının açık ihlali olduğu vurgulandı.
Katılımcılar, “İktidarın seçimle kazanamadığı belediyelere kayyım ataması, halk iradesinin gaspıdır. Bu gasp, yalnızca DEM Parti’nin kazandığı belediyelerle sınırlı kalmamış, CHP’nin kazandığı yerel yönetimlere kadar genişlemiştir” ifadelerini kullandı.
Bildiride ayrıca Tele1 örneği üzerinden basın özgürlüğüne yönelik saldırıların, ifade ve düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırdığına dikkat çekildi.
Yargı Ve Eğitim Üzerinden Tekçi Yönetim Kuruluyor
Siyasal iktidarın çıkardığı yasalar, eğitim müfredatına müdahaleleri ve 11. Yargı Paketi gibi düzenlemelerle tek merkezli, cinsiyetçi ve hukuk dışı bir yönetim inşa ettiği ifade edildi.
“Hukuk arkadan gelir” anlayışıyla yürütülen bu yönetim biçiminin emek, doğa ve toplum üzerinde kalıcı bir baskı mekanizması kurduğu vurgulandı.
Metinde, “Ekolojik yıkım, köylülerin mülksüzleştirilmesi ve sermaye ile işbirliği içindeki politikalar, otoriter ve faşizan karakterin giderek güçlenmesine neden olmaktadır” denildi.
Ekonomik Kriz Derinleşiyor, Halk Yoksulluğa Mahkûm Ediliyor
https://googleads.g.doubleclick.net/pagead/ads?gdpr=1&us_privacy=1—&gdpr_consent=CQRPxUAQRPxUAEsACBDEBqFoAP_gAEPgAAYgINJD7C7FbSFCyD5zaLsAMAhHRsAAQoQAAASBAmABQAKQIAQCgkAYFASgBAACAAAAICRBIQIECAAAAUAAQAAAAAAEAAAAAAAIIAAAgAEAAAAIAAACAIAAEAAIAAAAEAAAmAgAAIIACAAAgAAAAAAAAAAAAAAAAACAAAAAAAAAAAAAAAAAAQNVSD2F2K2kKFkHCmwXYAYBCujYAAhQgAAAkCBMACgAUgQAgFJIAgCIFAAAAAAAAAQEiCQAAQABAAAIACgAAAAAAIAAAAAAAQQAABAAIAAAAAAAAEAQAAIAAQAAAAIAABEhAAAQQAEAAAAAAAQAAA.f_wAAAAAAAA&addtl_consent=2~70.89.93.108.122.149.184.196.236.259.311.313.314.323.358.415.442.486.494.495.540.574.609.864.981.1029.1048.1051.1095.1097.1126.1205.1276.1301.1365.1415.1449.1514.1570.1577.1598.1651.1716.1735.1753.1765.1870.1878.1889.1958.1960.2072.2253.2299.2373.2415.2506.2526.2531.2568.2571.2575.2624.2677.2778~dv.&gpp_sid=-1&client=ca-pub-1169977182493551&output=html&h=280&adk=3210688713&adf=3899310721&pi=t.aa~a.2878201585~i.15~rp.4&w=696&fwrn=4&fwrnh=100&lmt=1762176653&rafmt=1&armr=3&sem=mc&pwprc=9247203788&ad_type=text_image&format=696×280&url=https%3A%2F%2Fwww.yoltv.com%2F2025%2F11%2F03%2Fdemokrasi-ce-baris-guclerinden-ortak-cikis-demokrasi-olmadan-baris-baris-olmadan-demokrasi-olmaz%2F&host=ca-host-pub-2644536267352236&fwr=0&pra=3&rh=174&rw=696&rpe=1&resp_fmts=3&wgl=1&fa=27&uach=WyJXaW5kb3dzIiwiMTkuMC4wIiwieDg2IiwiIiwiMTQxLjAuNzM5MC4xMjMiLG51bGwsMCxudWxsLCI2NCIsW1siR29vZ2xlIENocm9tZSIsIjE0MS4wLjczOTAuMTIzIl0sWyJOb3Q_QV9CcmFuZCIsIjguMC4wLjAiXSxbIkNocm9taXVtIiwiMTQxLjAuNzM5MC4xMjMiXV0sMF0.&abgtt=6&dt=1762176653423&bpp=1&bdt=467&idt=2&shv=r20251029&mjsv=m202510280101&ptt=9&saldr=aa&abxe=1&cookie=ID%3Dce1fa7240d76e1e4%3AT%3D1746954474%3ART%3D1762176592%3AS%3DALNI_MZ0cKM51LUHFYUvslcw7rayk4ojsA&gpic=UID%3D000010a95582371f%3AT%3D1746954474%3ART%3D1762176592%3AS%3DALNI_MbqKPCO3Q6XI1NPkZ1AnOlIaUj6UQ&eo_id_str=ID%3D7321259725542bfe%3AT%3D1746954474%3ART%3D1762176592%3AS%3DAA-AfjbNYSaCeEC3MhDRIsVFg_ll&prev_fmts=0x0%2C728x90%2C728x90%2C324x250&nras=2&correlator=3253297997115&frm=20&pv=1&u_tz=60&u_his=8&u_h=960&u_w=1536&u_ah=912&u_aw=1536&u_cd=24&u_sd=1.25&dmc=8&adx=226&ady=2491&biw=1521&bih=826&scr_x=0&scr_y=0&eid=31093850%2C31095514%2C31095562%2C31095564%2C31095566%2C95376119%2C95376894&oid=2&pvsid=3638863539082845&tmod=2057871714&uas=0&nvt=1&ref=https%3A%2F%2Fwww.yoltv.com%2F&fc=1408&brdim=0%2C0%2C0%2C0%2C1536%2C0%2C1536%2C912%2C1536%2C826&vis=1&rsz=%7C%7Cs%7C&abl=NS&fu=128&bc=31&plas=158x651_l%7C181x651_r&bz=1&td=1&tdf=2&psd=W251bGwsW251bGwsbnVsbCxudWxsLCJkZXByZWNhdGVkX2thbm9uIl0sbnVsbCwzXQ..&nt=1&pgls=CAEaBTYuOC4z~CAA.~CAA.~CAEQBBoHMS4xNjQuMA..~CAA.~CAA.~CAA.~CAA.~CAA.~CAA.&num_ads=1&ifi=5&uci=a!5&btvi=2&fsb=1&dtd=12
Katılımcı partiler, iktidarın 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program (OVP) ve bütçe politikalarının; işçilerin, emeklilerin, köylülerin, kadınların ve gençlerin yaşam koşullarını her geçen gün daha da ağırlaştırdığını belirtti.
“İşsizlik, yoksulluk ve güvencesizlik derinleşirken, emek ve adalet mücadelesi barış mücadelesinden ayrı değildir. Emek, özgürlük, demokrasi ve barış mücadelesi birbirini tamamlayan süreçlerdir” ifadeleriyle ekonomik adaletsizlik vurgusu yapıldı.
Kürt Sorununda Demokratik Barış Süreci Gerekliliği
Bildiride, Kürt sorununa ilişkin demokratik çözüm perspektifine de özel bir vurgu yapıldı.
İktidarın baskıcı, yasakçı ve sansürcü politikaları nedeniyle Kürt halkının anadil hakkı başta olmak üzere temel haklarının gasp edildiği belirtilerek, “Demokrasi olmadan barış, barış olmadan demokrasi olmaz” denildi.
Silahların devreden çıkmasının ve siyasal çözüm zeminlerinin oluşturulmasının önemine değinilirken, “Mevcut iktidarın adım atmaması, süreci demokratikleşmeye değil, demokrasisiz bir barışa dönüştürme çabasıdır” ifadeleri kullanıldı.
Sahici Barış, Hukuk Ve Adaletin Tesis Edilmesiyle Mümkündür
Metinde, “Kayyım kararlarının geri çekilmesi, hasta tutsakların serbest bırakılması, AYM ve AİHM kararlarının uygulanması için hiçbir yasal engel yoktur; sadece siyasi irade eksiktir” denildi.
Kürt sorununun eşit haklara dayalı çözümünü ve ülkenin demokratikleşmesini temel alan bir barış hattının örülmesi, tarihsel bir sorumluluk olarak değerlendirildi.
Katılımcılar, sahici barışın hukukun ve adaletin yeniden tesis edilmesiyle mümkün olduğunu vurguladı.
Birleşik Mücadele Hatları Genişletilecek
Bildiride, iktidarın muhalefeti bölme ve daraltma politikalarına karşı, emek ve demokrasi güçlerinin birleşik mücadeleyi büyütme kararlılığı dile getirildi.
Kadın düşmanı, doğa karşıtı, mezhepçi ve tekçi anlayışlara karşı halkların kardeşliği, eşitliği ve özgürlüğü esas alan barış hattının güçlendirileceği belirtildi.
Barış ve Demokrasi Halkın Kendi Gücüyle Kazanılacak
Sonuç metninde, “Barış ve demokrasi mücadelesi, iktidardan beklentiyle değil; halkın öz gücüyle ve birleşik örgütlü mücadelesiyle kazanılabilir” vurgusu yapıldı.
Demokrasinin, yerelden yükselen örgütlenmelerle ve halkın kendi kendini yönetme iradesiyle güçleneceği ifade edildi.
Kürt sorununun eşit haklara dayalı barışçıl çözümünün bu mücadelenin ayrılmaz bir parçası olduğu kaydedildi.
Tüm Demokrasi Güçlerine Ortak Çağrı
Çalıştay sonuç bildirgesi, emek ve demokrasi güçlerine, sendikalara, meslek örgütlerine, kadın ve gençlik hareketlerine, inanç topluluklarına, ekoloji ve köylü örgütlerine açık çağrıyla sona erdi:
“Bugün dönüştürücü ve değiştirici güç, halkın örgütlülüğünde ve birleşik mücadelesindedir. Barışın, özgürlüğün ve demokrasinin ortak mücadelesini büyütme zamanı gelmiştir.”
