(KÖLN) – Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu (AABF) Genel Sekreteri Ufuk Çakır, Alman yayın organı Deutsche Welle’ye (DW) verdiği röportajda aşırı sağa karşı verilecek mücadelenin önemine dikkat çekti.
Almanya genelinde aşırı sağın sadece göçmenleri değil, Almanya’nın demokratik geleceğini de tehdit ettiğini belirten Çakır, bu tehdite karşı Almanya’da göçmen nüfusu içinde demokratik yapı ve renkli bir ülke düsturu ile hareket eden Alevi toplumu ve Alevi toplumunun çatı örgütü AABF’nin tüm kesimlerle birlikte ortak hareket etmenin elzem olduğunu ifade etti. Çakır, ayrıca, “Aleviler olarak “72 millete bir nazarla bakarız” ve ırkçılığa karşı duruşumuz tarihsel ve inançsal bir sorumluluktur” vurgusunda bulundu.
AABF Genel Sekreteri Ufuk Çakır’ın DW’ye verdiği röportajın tamamı:
- “DW: Göçü ve Müslüman ülkeler kökenli göçmenleri sadece tehdit olarak gören AfD ikinci parti konumuna yükseldi. CDU ve CSU da AfD çizgisine yakın önergeleri meclise taşıyor. Almanya’da şimdiye kadar var olan aşırı sağa yönelik kırmızı çizgi aşılıyor. Bu gelişmeler karşısında AABF olarak ne düşünüyorsunuz?
Ufuk Çakır: Almanya’da aşırı sağın yükselmesi artık görmezden gelinemeyecek bir boyuta ulaştı. Üstelik bu sadece AfD’nin yükselişiyle sınırlı değil. Hatta merkez partileri de (CDU/CSU ve FDP) popülist sağ söylemleri meşrulaştırarak aşırı sağın ekmeğine yağ sürüyor.
Düne kadar “kırmızı çizgiler” vardı, ama artık bu çizgiler silikleşiyor. AfD’nin yükselişi sadece bir sonuç; asıl sorun, “diğer partilerin” de onun dilini, argümanlarını ve politikalarını benimsemeye başlamış olmasıdır. CDU’nun göç politikalarında sertleşmesi, sınır kontrollerinin artırılması ve geri göndermeleri hızlandıran yasalara destek verilmesi, Almanya’nın siyasi ekseninin sağa kaydığının en net göstergeleridir.
Bu gidişat, sadece göçmenleri değil, Almanya’nın demokratik ruhunu da tehdit ediyor. Ancak unutmamak gerekir ki, Almanya’nın bir de direnen yüzü var! Geçtiğimiz haftalarda kurumlarımız ile birlikte yüz binlerce insan sokaklara döküldü ve “Bu ülkede ırkçılığa yer yok!” diye haykırdık. Bu, umutsuzluğa kapılmamak gerektiğini gösteriyor. Biz göçmenler olarak, bu yükselen dalgaya karşı mücadele etmek zorundayız. Yoksa bu gemiyi batırmaya niyetli olanların dümenine teslim oluruz.
- DW: AfD ve aşırı sağ siz ve Aleviler için bir tehdit mi?
Ufuk Çakır: Elbette! Ama mesele sadece Aleviler değil. Aşırı sağın hedefi, Almanya’daki tüm göçmenler, tüm farklı inanç grupları ve hatta demokratik değerleri savunan herkes.
AfD ve yandaşları, göçmenleri hedef gösteriyor. Onların “düşman algısı” bugün göçmenler ve mülteciler üzerine kurulu ve aynı zamanda tüm demokratları, sendikacıları, feministleri vs. hedef almaktadır. Çünkü aşırı sağ, sadece bir göçmen karşıtı hareket değildir; aynı zamanda işçi ve emekçi düşmanıdır, yoksul düşmanıdır, eğitim ve yenilik düşmanıdır, çağdaşlık ve gelişim düşmanıdır… ve herşeyden önce çoğulculuk düşmanıdır!
Daha önce Solingen, Mannheim, Magdeburg ve Aschaffenburg’da yaşanan vahşi saldırılar, bu tür ayrıştırıcı politikaların sonuçlarını gözler önüne serdi. Aynı şekilde, aşırı sağcı terör saldırıları, hem göçmenleri hem de demokratik yapıyı hedef almaktadır.
Aleviler olarak “72 millete bir nazarla bakarız” ve ırkçılığa karşı duruşumuz tarihsel ve inançsal bir sorumluluktur.
Ancak ne yazık ki, göçmen kökenliler arasında da AfD’yi destekleyenler bulunuyor. Bunun nedenlerinden biri, mülteci karşıtı söylemlerin bazı göçmen grupları içinde de karşılık bulmasıdır. AfD’nin mültecileri sınır dışı edeceğini düşünerek bu partiyi destekleyen göçmenler, aslında kendi varlıklarını da tehdit eden bir yapıya güç verdiklerinin farkında değiller.
- DW: Aşırı sağın bu kadar güçlenmesi üyelerinizin hayatını ve sizin çalışmalarınızı hangi noktalarda zorlaştıracak?
Ufuk Çakır: Aşırı sağın yükselişi, toplumda kutuplaşmayı derinleştirerek en temel demokratik haklarımızı bile tehdit eder hale geliyor. Bizim barış, hoşgörü ve çoğulculuk temelinde yürüttüğümüz çalışmalar, şu anda aşırı sağın hedef tahtasında.
Irkçı ve ayrıştırıcı söylemler, göçmenleri kriminalize etmeye, toplumun farklı kesimlerini birbirine düşman etmeye çalışıyor. Bunun en somut örneklerinden biri, kamu politikalarındaki değişim.
AABF olarak yıllardır Almanya devleti nezdinde kazandığımız haklar, kamu teşvikleri ve projeler üzerindeki olası baskılar nedeniyle tehlikeye girebilir.
Ama burada bir şeyi netleştirelim: Biz mücadeleden kaçacak insanlar değiliz! AABF olarak, haklarımızı kimsenin insafına bırakmayacağız. Demokratik kazanımlarımızı korumak için daha fazla dayanışma içinde olacağız. Almanya’nın geleceğinin aşırı sağın eline bırakılmasına da izin vermeyeceğiz!
- DW: Gidişatın bu şekilde devam etmesi halinde 2029 seçimlerinde aşırı sağcıların Almanya’da iktidara gelebileceği öngörüsü yapılıyor. Sizin üyeleriniz, yerel yapılanmalarınız, gençlik teşkilatlarınız ve Türkiye kökenliler genel olarak AfD ve aşırı sağcı tehlikenin farkında mı?
Ufuk Çakır: Evet, birçok göçmen bu tehdidin farkında. Ama aynı zamanda bazı göçmen grupları içinde AfD’ye destek verenler olduğunu da görüyoruz. Bu, kendini ateşe atmakla eşdeğer bir durumdur!
AfD, göçmenleri hedef alıyor ve bizlerden oy almayı başarabildiği her durumda, bu söylemini daha da sertleştirecek. Almanya’da bir göçmen olarak yaşamını sürdüren hiç kimsenin, kendi geleceğini yok edecek bir partiye destek vermesi akıl almaz bir çelişkidir.
Ancak şunu da görelim: AfD’nin yükselişi sadece göçmenlerin meselesi değil! Son haftalarda 250 bin kişi Berlin’de olmak üzere, yüz binlerce insan sokağa çıktı ve “Biz bu ülkenin geleceğini faşistlere teslim etmeyeceğiz” dedi. Bu, önemli bir farkındalığın olduğunu gösteriyor. Göçmenler olarak da bu mücadelenin bir parçası olmak zorundayız!
AfD ve aşırı sağcılar güç kazanıyorsa, bu bizim daha fazla örgütlenmemiz gerektiği anlamına gelir. AABF olarak biz, sokakta da, siyasette de, hukuk önünde de bu tehdide karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu mücadelede yalnız değiliz ve yalnız kalmayacağız! Almanya’da yaşayan tüm halklarla, demokratik değerleri savunan tüm kesimlerle birlikte aşırı sağın karanlığına karşı direneceğiz!”