(ANKARA) – DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) 7. Olağan Kongresi’ne katıldı.
Kongrede konuşan Bakırhan, iktidara seslenerek “İşte buradan Türkiye’deki iktidara sesleniyorum. Bırakın Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar versin. Suriye’de ne işiniz var?” dedi.
DBP 7. Olağan Kongresi’ni Gerçekleştirdi
DBP, 7’nci Olağan Kongresi’ni Ankara’da gerçekleştirdi. Dünya Ticaret Merkezi’nde gerçekleşen kongrede DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan da bir konuşma yaptı.
DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, dünyanın ciddi bir değişim ve dönüşüm sancısı yaşadığını belirtirken, Suriye’de yaşananlara da değindi ve Suriye’nin geleceğini Suriye halklarının belirlemesi gerektiği üzerinde durdu.
Bakırhan’ın Dünyada Yaşanan Değişimlere İlişkin Vurgusu
Bakırhan dünyanın çivisinin çıktığını, zira sağlam bir zemine çakılmadığını söylediği konuşmasında, “Ancak baskıya rağmen, zulme rağmen direnenler var, mücadele edenler var” dedi.
Konuşmasının devamında “Değişim isteyenler de var. Ama bu değişim ve dönüşümün karşısında savaşlar da var, kaos da var. Ciddi bir belirsizlik de var. Gün yok ki yanı başımızda herhangi bir ülkede savaş olmasın kaos olmasın katliam olmasın. Halklar kırılmasın kırdırtılmasın. Evet böylesi bir süreçte mücadele edenlerin safında işte bugün kongresini yaptığımız DBP var. Bu kaos savaş çatışma isteyenler karşısında adalet, barış, eşitlik mücadelesi yürüten, dünyada halkların ve inançların demokratik bir zeminde eşit yaşamasını isteyen bir partimizin kongresini yapıyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Alevilerin, Hıristiyanların, Ezidilerin, Çerkeslerin, seküler yaşayan Arap Sünni vatandaşların yok sayıldığı bir Suriye düşünülebilir mi?”
Bakırhan, Suriye’de Kürtlerin bir statüsünün olması gerektiğini söylediği konuşmasında, Türkiye’nin bu statüye karşı çıktığını ifade etti. Bakırhan, “Gün yok ki saldırılar olmasın. Gün yok ki sivil vatandaşlar katledilmesin. Suriye’de böyle demokrasi gelmez. Suriye 100 yıldır zaten ciddi bir baskı ortamında yaşadı. Şimdi yeni bir rejim inşa edilecekse Kürtsüz bir Suriye rejimi düşünülebilir mi? Alevilerin yok sayıldığı, Hıristiyanların, Ezidilerin, Çerkeslerin, seküler yaşayan Arap Sünni vatandaşların yok sayıldığı bir Suriye düşünülebilir mi? Eğer Suriye tekçi olacaksa Kürt’ün hakkını reddedecekse, Alevileri ve diğer halklar ve inançları yok edecekse, katledecekse, kaçırtacaksa onların yaşadığı bölgeleri insansızlaştıracaksa nasıl yeni bir rejim diyeceğiz? Esad’dan ne farkı var? İşte buradan Türkiye’deki iktidara sesleniyorum. Bırakın Suriye’nin geleceğine Suriye halkları karar versin. Ne işiniz var?” şeklinde konuştu.
“Kürtlere hasımlık yapmaktan vazgeçin”
Kürtler sizin hasımınız değil, hısımınız olabilir. Kürtlere hasımlık yapmaktan vazgeçin. Kürtler güvenlik sorunu değildir. Güvenlik sorunu kafanızdaki Kürt’ü yok sayan anlayış ve zihniyettir. Bugün onu durdurmanın, yanlıştan vazgeçmenin günüdür. İnsan yanlışını kabul eder. İnsan hatasını kabul eder. Yanlışını kabul etmek erdemdir ama maalesef hala bu politikalara rağmen bu politikalarda ısrar eden bir iktidarla karşı karşıyayız.
“SDG ile görüşün”
“Bir sorununuz varsa bunu topla, tüfekle, SİHA ve İHA ile neden halletmeye çalışıyorsunuz? Diyalog görüşme, konuşma, müzakere etme durumuna neden geçmiyorsunuz? Bir görüşün, konuşun. Bir zahmet bakanlarınız orayı da ziyaret etsin. Gerçekten güvenlik tehdidi midir değil midir yerinde incelesinler. Suriye’deki Kürtler, Kuzey ve Doğu Suriye’deki halklar ne istiyor? Türkiye halkları bunu bilmek durumunda değil midir? Onun için iktidarı Kuzey ve Doğu Suriye ile görüşmeye, diyalog kurmaya, müzakere etmeye, orada ne istediklerini yerinde incelemeye davet ediyorum.”