13.7 C
İstanbul
23 Mart 2025, Pazar

Ayşegül Doğan: Ezberleri Bozmaya Davet Ediyoruz

(ANKARA) – DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Abdullah Öcalan’ın mesajlarının ardından yapılan MYK toplantısına ilişkin açıklama yaptı. Doğan, “Buradan bir şey çıkmaz, bundan bir şey olmaz’ gibi kalıplar yerine herkesi ezberlerini bozmaya davet ediyoruz. Tüm tarafları. Bu ezberleri bozmadan demokratik çözüm ve müzakere kanallarını oluşturmak çok zor.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında gündeme gelen başlıklara dair basın toplantısı düzenledi. Ayşegül Doğan, yeni yıla “yeni ve tarihsel bir dönemde” girdiklerini söyledi. Ayşegül Doğan, “DEM Parti olarak, uzun zamandır bu tarihsel dönemde yapılması gerekenlerin altını çiziyoruz. Bunların en başına da yıllardır sürdürdüğümüz tecride karşı mücadeleyi koyduk. Sayın Öcalan’la kurulacak temasın onun koşullarının demokratik bir barış ve çözüm için değiştirilmesinin ne kadar önemli ve elzem olduğunu anlatan ve yine bu konuda en tutarlı politikaya sahip olan DEM Parti olarak 1 Ekim’den bu yana yaşanan gelişmeleir yakından takip ediyoruz. Yapılması gerekenleri hatırlatıyoruz” dedi.

Öte yandan Doğan, Abdullah Öcalan ile son yapılan görüşmeye işaret ederek, “Kürt meselesi Türkiye’nin en can yakıcı, en temel sorunlarının başında geliyor. Yalnızca Türkiye’nin değil, bölgenin de. Yine Suriye’deki gelişmeler bize Kürt meselesinin aynı zamanda uluslararası bir mesele olduğuna dair de tespitleri tekrar hatırlatmış oldu. Tüm bu gelişmelerle birlikte baktığımızda, Sayın Öcalan’ın kamuoyuna ilettiği düşünceleri ve yaklaşımının genel çerçevesi, yani 7 madde çok önemli mesajlar barındırıyor. Şimdi bu 7 maddede bunu daha açık bir şekilde görmek mümkün. Sayın Öcalan, Türkiye kamuoyuna bir çağrı yapıyor. Hepimizi barış, demokratik çözüm, diyalog ve müzakere kanallarının açılması için eşit düzeyde sorumluluğa davet ediyor. Çünkü bunun Türkiye’ye kazandıracağı formül olduğunu biliyor. Bu yol haritasını kesintisiz bir biçimde onlarca yıllardır çalışan bir liderlik gücünden bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

“1999 Yılından Bu Yana Tecrit Sürüyor”

Doğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tecridi son yıllarla ele almamak gerekiyor. 1999 yılından bu yana İmralı adasında sayın Öcalan’a dönük sistematik bir biçimde sürdürülen ve bir rejime dönüştürülen bir tecrit politikasından bahsediyoruz. Son yıllarda mutlak bir iletişimsizlik haliyle iyice haber alınamaz hale gelmiş bir adadan ve bir liderlik gücünden bahsediyoruz. Nitekim bu gücü son günlerdeki gelişmelere bakarak yeniden görmek, tespit etmek ve söylediklerimizi de bu anlamda teyit eder nitelikte olduğunu da görmek ve buna tanıklık etmek mümkün.

“İmralı Adasını Barış Adasına Dönüştüren Bir Güçten Bahsediyoruz”

Bir daha hatırlatalım; Kürt meselesi Türkiye’nin en can yakıcı, en temel sorunlarının başında geliyor. Yalnızca Türkiye’nin değil bölgenin de. Suriye’deki gelişmeler Kürt meselesinin aynı zamanda uluslararası bir mesele olduğuna dair de tespitleri hatırlatmış oldu. Tüm bu gelişmelerle birlikte baktığımızda; Sayın Öcalan’ın kamuoyuna ilettiği düşünceleri ve yaklaşımının genel çerçevesi yani 7 madde çok önemli mesajlar barındırıyor. Şimdi bu 7 maddede bunu daha açık bir şekilde görmek mümkün. Sayın Öcalan Türkiye kamuoyuna bir çağrı yapıyor. Hepimizi barış, demokratik çözüm, diyalog ve müzakere kanallarının açılması için eşit düzeyde sorumluluğa davet ediyor. Çünkü bunun Türkiye’ye kazandıracağı formül olduğunu biliyor. Bu yol haritasını kesintisiz bir biçimde onlarca yıllardır çalışan bir liderlik gücünden bahsediyoruz. İmralı adasını barış arayışı adasına dönüştüren bir güçten bahsediyoruz.

Abdullah Öcalan’ın Mesajı

En yakın zamanı hatırlatmak gerekirse; ilk yaptığı tek taraflı ateşkes çağrısıyla 1993’e kadar uzanan, o günden bu güne değin hiçbir şekilde bu konuda taviz vermeyen ve İmralı ada hapishanesini de adeta bu çözüm ve demokratik müzakere için bir barış arayışı adasına dönüştüren bir isimden, bir güçten bahsediyoruz. Nitekim bunu da mesajında yineliyor. Ve diyor ki ‘Sayın Bahçeli ve sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sağlayacak ehil ve kararlılığa sahibim. Heyet bu konuya dair yaklaşımımı tüm siyasi çevrelerle, devletle paylaşacaktır. Ve bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım’ diyor.

“Türkiye Kamuoyunun Özlediği Bir Fotoğraf”

Türkiye kamuoyunun özlediği bir fotoğraf çıktı ortaya. Konuşabilme, barışabilme, barışa dair umutları güçlendirme, yükseltme ihtimali. Barış ve demokrasi hakkı hepimizin hakkı. Hiçbir siyasi partinin tekelinde olmadığı gibi bu hakkı gerçekleştirebilmek, bunu inşa etmek hiçbir siyasi partinin, çevrenin, blokun insafına da terk edilemez. Çünkü barışın topluma, toplumun da barışa ihtiyacı var. Bu yüzden işte Öcalan hepimizi bu barış çağrısına davet ediyor.

“Ezberleri Bozmaya Davet Ediyoruz”

DEM Parti adına herkesi buna katkı sunmaya, ‘Buradan bir şey çıkmaz, bundan bir şey olmaz, efendim öyle olmazsa böyle olur, böyle olmazsa öyle olur’ gibi kalıplar yerine herkesi ezberlerini bozmaya davet ediyoruz. Tüm tarafları. Bu ezberleri bozmadan demokratik çözüm ve müzakere kanallarını oluşturmak çok zor. Çok can yakıcı bir sorunla karşı karşıyayız. Bu can yakıcı sorun karşısında herkesin bulunduğu yerden siyasal bakışı açısı, görüşü,düşüncesi fark etmeksizin ; demokratik, adil, eşitlikçi bir Türkiye için kendini sorumlu hissetmesi gerekir. Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümü ancak gerçekleşirse Türkiye demokratikleşebilir.

“Öcalan’ın Kararlılığını Selamlıyoruz”

Daha önce de bunu buradan söylemiştik. Bugün yine tekrar ediyoruz. İmralı’da yapılan görüşme sonrası siyasi partiler ziyareti öncesi tabi ki heyetimiz genel merkezi de bilgilendirdi. Eş Genel Başkanlarımıza Sayın Öcalan’ın ilgili kurumlarımıza iletilmek üzere bir mesajını ilettik. Sayın Öcalan’ın ortaya koyduğu barış iradesini DEM Parti olarak selamladığımızı ve hazır olduğumuzu duyurmak istiyoruz. Son gelişmelerin ana muhatabı olan Sayın Öcalan’ın bu tarihsel fırsatı kalıcı hale getirebilecek koşullara kavuşması gerekir. Sayın Öcalan’ın artık artık koşullarının değiştirilmesi gerekir. Nasıl değiştirilmesi gerekir? Bu döneme katkı sunacak, bu tarihsel fırsatı kalıcı hale getirebilecek koşullara kavuşması gerekir.

“Türkiye’nin Çözümü Türkiye’ye Özgü Olmalı”

Diyoruz ki; Türkiye’nin çözümü Türkiye’ye özgü olmalı. Ve burada 7 maddelik mesajda Sayın Öcalan’da buna önemle dikkat çekiyor. Diyor ki, ‘Dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır.’ Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerilerini değerli bulduğunu ifade ediyor.

“Kürt Meselesi Yalnızca DEM Parti’nin Sorunu Değil”

Kürt meselesi ve Türkiye’nin demokratikleşme sorunu yalnızca DEM Parti’nin sorunu değildir. Bu sorun hepimizin sorunuysa tüm muhalefet partileri bu soruna dair eşit düzeyde bir duyarlılık göstermelidir. Görünen o ki şu ana kadar siyasi partilerin kamuoyuna yansıyan mesajları memnuniyet verici. Böylesi bir tablo var ortada.

Bugün Meclis’in rolünü oynayabileceği bir zeminin ortaya çıkma ihtimali çok güçlü bir seçenek olarak karşımızda. O yüzden Meclis bu rolü biran önce oynayabilmeli. Meclis, demokratik siyaset kanallarının açılabilmesi için inisiyatif kullanmalıdır. Geç kalınmış bir inisiyatife tekrar davet ediyoruz.

“Tehdit Diliyle Yol Almak Mümkün Değil”

Bu tarihsel dönemi taşıyacak en önemli şeylerden biri de güveni oluşturabilecek, güvenceyi sağlayabilecek dil ile başlayabiliriz. O yüzden artık reddeden dilden vazgeçin. Yok sayan, inkar eden ve yalnızca ret inkar ve imha politikalarını hatırlatan dilden, tehdit eden, şantaj yapan dilden vazgeçmek gerekir. Tehdit ve şantaj diliyle yol almak mümkün değil. DEM Parti olarak yine bu çağrıyı yapıyoruz.

Herkes ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya. Ve bu sorumluluk karşısında sorumluluğunu göstermeli. İndirgemeci bakış açısıyla değil, derinlikli bakış açısıyla göstermeli. Biz olduğumuz kadar diğer siyasi partiler de aynı sorumlulukla bugün karşı karşıya.

Sınırdaki Eylemler

Bir yandan da sınırda eylemler sürüyor. Suruç’ta, Nusaybin’de ve eş genel başkanlarımız Hatay’da. Bu süren eylemler niçin sürüyor? Suriye’deki son gelişmelerle ilgili orada sınır nöbeti tutuluyor. Ve bu sınır nöbetinde de aslında tekrar verilmek istenen mesajları tüm Türkiye kamuoyuyla aracılığınızla paylaşmak isterim. Rojava bir hakikat. Bu hakikati görmek ve tanımak gerekir. Biz diyoruz ki içeride dışarıda her yerde barış, demokratik siyaset ve demokratik çözüme ihtiyacı var Türkiye’nin. Elbette gözümüz kulağımız bir yandan Rojava’da, Suriye’de, orada yaşanan gelişmelerde. Orada katledilen ve katledilme tehdidiyle karşı karşıya kalan halklarda ve inançlarda. DEM Parti olarak bunun yalnızca takipçisi değiliz, yapılması gerekenleri de hatırlatıyoruz. Ordan buraya bir diyalog çağrısı yapılıyor. Bu çağrıya olumlu bir şekilde yanıt vermek oluşan bu iklimi güçlendirecek bir etki yapar.

Yalnızca Demirtaş ile Değil

Ayşegül Doğan ayrıca DEM Parti İmralı Heyeti’nin kimlerle görüşeceğine dair soruyu şöyle yanıtladı.

“Evet cezaevlerine de ziyaretler olacak. Yalnızca Demirtaş ile değil. Edirne Cezaevi’nde tutulan Selçuk Mızraklı ile de görüşeceğiz. Kandıra’da bulunan Figen Yüksekdağ ile de görüşeceğiz. Sincan Cezaevi’nde Leyla Güven ile de görüşeceğiz. Yetişebildiğimiz, erişebildiğimiz herkese bu dönemde ulaşmak istiyoruz.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK HABERLER

BİZİ TAKİP EDİN

289,397BeğenenBeğen
2,317TakipçiTakip Et
20,344TakipçiTakip Et
1,237AboneAbone Ol
- Reklam -

EN SON HABERLER