5.1 C
İstanbul
18 Mart 2025, Salı

Alevi Kurumları, Strazburg’dan Suriye İçin Dünyaya Seslendi

(ANKARA) – Bir araya gelen Alevi kurumları, Fransa’nın Strazburg şehrinde bulunan Avrupa Konseyi önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirdi.

Geniş katılımla yapılan açıklamada, Suriye’de Alevilere yönelik saldırıların bir soykırıma dönüştüğü ifade edilirken, Birleşmiş Milletler’in (BM) bölgede sorumluluk alarak katliamların önüne geçmesi gerektiğini ifade edildi.

Alevi Kurumları Suriye İçin Tek Yürek

Bugün (4 Ocak 2025) Fransa’nın Strazburg şehrinde bulunan Avrupa Konseyi önündeki kitlesel basın açıklamasına yoğun katılım gösterildi. Buluşmaya gelen canlar, selefi cihatçı örgüt Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki grupların Suriye’de yönetimi ele geçirmesinin ardından Suriye’de Alevi, Hristiyan, Kürt, Süryani, Ezidi, Dürzi ve İsmaililerin, uğradığı mezhepçi/dinci saldırı ve katliamlara ilişkin kamuoyuna seslendi.

Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Avrupa Arap Alevileri Federasyonu (AAAF), Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) ve daha birçok kurumun yanı sıra demokratik kitle örgütleri ve birçok Avrupa ülkesinden yurttaşlar Fransa’nın Fransa’nın Strazburg şehrinde yer alan Avrupa Konseyi önünde ortak basın açıklaması için buluştu. Demokratik Güç Birliği de 40 bileşeniyle birlikte alandaydı.

Kitlesel Basın Açıklaması Saygı Duruşuyla Başladı

Açıklama öncesinde Suriye’de saldırılarda yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşunun ardından 6 dilde açıklama yapıldı.

AABK Diplomasi Sorumlusu Marc Aslan Fransızca, FUAF Eşit Başkanı Mehmet Gündüz Türkçe, Strazburg AKM Eşit Başkanı Melisa Kalkandelen Fransızca, Süleyman Okur Arapça, FEDA Eş Başkanı Demir Çelik Kürtçe ve AABK Genel Sekreteri Gülay Kurtyiğit ise Almanca açıklama yaptı.

Alevi kurumlar adına yazılmış ortak açıklamanın Türkçesini ise FUAF Eşit Başkanı Rozbi Demir seslendirdi.

Açıklamada Mevcut Durum ve Geleceğe İlişkin Talepler Anlatıldı

Kurumlar adına ortak açıklamayı seslendiren FUAF Eşit Başkanı Rozbi Demir, Aleviler’in Şii olmadığını, Alevilerin Esad’ı desteklediği yönündeki yanlış algıların şiddeti körüklediğini anlattı.

Suriye’deki geçmiş ve güncel Alevi katliamlarına değinilen açıklamada, kutsal mekanların uğradığı tahribat da vurgulandı. Açıklamada Alevilerin evrensel barış mesajının altı çizilirken, Suriye’de eşit ve özgür bir geleceğin yeşermesi için talepler de sıralandı. Talepler arasında BM Barış Gücü’nün görev ve sorumluluk almasına ilişkin istek de var.

Ortak Basın Açıklamasının Tam Metni

“Suriye’deki Halklar ve İnançlar tehdit altında!

Suriye’de on yılı aşkın süredir devam eden savaş, yalnızca fiziksel yıkım ve siyasi kaos
yaratmakla kalmamış, aynı zamanda Aleviler, Hristiyanlar, Kürtler, Süryaniler, Ezidiler,
Dürziler, İsmaililer ve diğer farklı inanç ve etnik kimlikleri hedef alan sistematik zulüm ve
şiddeti de beraberinde getirmiştir. Bu süreçte Suriye halkları, uzun yıllardır açlık, sefalet ve zorluk içinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir.

  • Halklar, kimliklerinden ve inançlarından dolayı cihadist ve selefist grupların
    saldırılarına maruz kalmakta, yerlerinden edilmekte, kutsal mekânları tahrip
    edilmekte ve mezhepsel nefrete hedef olmaktadır.
  • Bu süreçte özellikle Aleviler, cihatçı örgütlerin mezhepçi ve dinci saldırılarına
    ve katliamlarına uğrayan başlıca topluluklardan biri olmuştur.

Alevilere yönelik saldırılar, yalnızca bir topluluğun kimliğine değil, aynı zamanda
bölgedeki halkların barış içinde bir arada yaşama iradesine de doğrudan tehdit
oluşturmaktadır.

Aleviler ve Yanlış Algılar
Aleviler, yanlış bir şekilde Esad rejimiyle özdeşleştirilerek nefret suçlarının hedefi
haline gelmiştir. Radikal gruplar, “Aleviler Esadcı, Esad da Alevi” söylemiyle şiddeti
körüklemektedir.

İran, Suriye’de yalnızca Esad rejimini desteklemiş, ancak Suriye halklarını
desteklememiştir.

Bu durum, İran’ın Alevilere de destek verdiği yönünde bir algı yaratmıştır. Oysa İran,
Alevileri inançsal olarak kendisine yakın görmemekte ve onları Şii topluluklar arasında
saymamaktadır.

Aleviler İran Şii’si değildir ve bu yanlış algılar, Alevilere yönelik mezhepçi
propagandaları ve nefreti beslemektedir.

Tarihi ve Güncel Katliamlar

Alevilere yönelik bu saldırılar yeni değildir:

  • 2012 Aqrab Katliamı
  • 2014 Maan Katliamı
  • 2016 Zara Katliamı

ve mezhepçi nefretten kaynaklanan diğer birçok katliam, radikal grupların sistematik
şiddetini gözler önüne sermektedir.

Mezhepçi nefret, tarihi ve güncel dini fetvalar kullanılarak meşrulaştırılmıştır.
Geçtiğimiz ay Alevi halkı, HTŞ hükümetine itidal çağrısı yaparak ortak laik bir Suriye
inşası için adım atılmasını talep etmiştir. Ancak bu çağrı görmezden gelinmiş, Alevi
köylerinde sivillere yönelik katliamlar gerçekleştirilmiş ve kutsal mekânlara saldırılar
düzenlenmiştir.

Cihatçı selefi gruplar, bu katliamları videoya kaydederek “Aleviler, sizin için
geliyoruz” mesajlarıyla kafa keserek infaz yapma gibi vahşi yöntemler kullanmış ve
toplu infazlar gerçekleştirmiştir.

Bu zulüm ve vahşet, yalnızca askeri değil, sivil alanda da bir insanlık suçudur ve bu
duruma sessiz kalmak suça ortak olmak anlamına gelmektedir.

Kutsal Mekânların Sistematik Tahribatı

Alevi türbeleri, Hristiyan kiliseleri ve diğer inanç topluluklarına ait kutsal mekânlar,
radikal gruplar tarafından sistematik olarak tahrip edilmektedir.

Mezhep temelli ayrımcılık nedeniyle binlerce kamu görevlisi işten çıkarılmış, birçok kişi
keyfi tutuklamalara ve adil olmayan yargılamalara maruz kalmıştır.

Alevilere yönelik nefret ve saldırılar ise artarak devam etmekte ve soykırım boyutlarına
ulaşmaktadır.

Homs kırsalında Hristiyanların tarım arazileri yakılıp yok edilmiş, Malula’da yaşayan
Süryaniler abluka ve saldırılarla karşı karşıya bırakılmıştır.

Alevi Felsefesi ve Evrensel Barış

Aleviler, tarih boyunca barış, kardeşlik ve sevgi değerlerini savunmuş; inançlarının
temelini sevgi, merhamet ve hoşgörü üzerine kurmuş bir toplumdur.

Alevi İnancının temelinde yer alan ‘72 millete bir nazarla bak’ anlayışı, hoşgörü ve
eşitlik ilkesini özetleyen evrensel bir çağrıdır.

Bu sevgi ve hoşgörü felsefesi, mezhepçilik ve nefrete karşı güçlü bir duruşun simgesi
olmuştur. Ancak bugün, yalnızca Aleviler değil, tüm Suriye halkları varlık ve güvenlik
tehlikesi altındadır.

Mezhep temelli nefret ve radikal şiddet, insanlığın ortak değerlerini tehdit etmektedir.
Barış ve kardeşlik, azınlıkların eşit yurttaşlık haklarının tanınması ve kültürel
varlıklarının korunmasıyla mümkündür.

İnsanlık onuruna sahip çıkan herkesin dayanışma göstermesi, nefret ve zulmün
karşısında durması gerekmektedir.

Taleplerimiz

  • Yaşam hakkı ve ibadet özgürlüğü:
    Tüm din ve inanç gruplarının yaşam hakkı ve ibadet özgürlüğü güvence altına alınmalı;
    demokratik, özgürlükçü ve laik bir anayasa oluşturularak tüm etnik yapı ve inançlar
    anayasal koruma altına alınmalıdır.
  • Hassasiyetle kınama ve yaptırımlar:
    Mezhep temelli nefret söylemleri uluslararası kuruluşlarca açıkça kınanmalı ve bu
    propagandaları yayan gruplara yaptırımlar uygulanmalıdır.
  • Kutsal mekânların korunması:
    Kutsal mekânlar korunmalı, zorla yerinden edilenlerin güvenli dönüşü sağlanmalı ve
    insan hakları ihlallerinden sorumlu olanlar bağımsız mahkemelerde yargılanmalıdır.
  • BM gözetimi ve garantörlük:
    Suriye’de istikrar için Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi garantörlük sağlamalı,
    geçiş hükümetini denetleyerek adil ve demokratik seçimlerin yapılması için gerekli
    koşulları oluşturmalıdır.
  • Radikal gruplarla ilişkilerin kesilmesi:
    Avrupa Birliği, HTŞ ve benzeri radikal grupların işlediği insanlık suçlarını kınamalı ve bu
    gruplarla olan tüm ilişkileri kesmelidir.
  • Azınlık haklarının güçlendirilmesi:
    Başta Aleviler ve Kürtler olmak üzere tüm azınlıklar, kimliklerini özgürce ifade etmeli,
    anadillerinde eğitim görmeli ve özerk yönetimlerle kendilerini yönetme hakkına sahip
    olmalıdır.

Çağrımız

Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nü, Suriye’deki çatışma ve katliam bölgelerinde
konumlanmaya ve bu saldırıları durdurmak için aktif göreve davet ediyoruz.
BM Barış Gücü’nün harekete geçmediği her gün, Suriye’de siviller katledilmektedir.

Tüm kamuoyuna sesleniyoruz:

Bu zalimlerin işlediği suçlara sessiz kalmak, suça ortak olmaktır. Vicdanlarıyla hareket
eden herkes, adaletin ve insan haklarının yanında durarak bu zulme karşı sesini
yükseltmelidir.

Tarih, bu kayıtsızlığı asla affetmeyecektir!”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK HABERLER

BİZİ TAKİP EDİN

289,397BeğenenBeğen
2,317TakipçiTakip Et
20,344TakipçiTakip Et
1,237AboneAbone Ol
- Reklam -

EN SON HABERLER