(İSTANBUL) – MHP’li isimler hakkında suç duyurusunda bulunduktan sonra tutuklanan avukat Dilek Ekmekçi zorla akıl hastanesine yatırıldı. Ekmekçi cezaevinde açlık grevine başlamıştı.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikastına dair dava dosyasında yer alan bulgular ve bağlantılar hakkında kamuoyunu bilgilendiren ceza hukukçusu avukat Dilek Ekmekçi, paylaşımlarının ardından ülkücüler tarafından hedef gösterildi. Yaşananların ardından Ekmekçi MHP’li isimler hakkında suç duyurusunda bulundu. Hedefe konan Dilek Ekmekçi, kamu görevlisine hakaret ve iftira suçlamaları nedeniyle ifadesi alınmak üzere gözaltına alındı. Çağlayan Adliyesi’nde çıkarıldığı mahkeme tarafından 1 Eylül’de tutuklanan Ekmekçi, Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde sevk edildi.
Cezaevinde açlık grevine başlayan Dilek Ekmekçi, zorla akıl hastanesine yatırıldı. Ekmekçi’nin avukatı Murat Sadak, “Müvekkilimiz, zorla elleri kelepçelenmiş, üzerindeki kıyafetler çıkarılarak kadınlık onuru ve mahremiyeti ağır bir şekilde ihlal edilmiştir. Hiç şüphesiz bu eylem, hem fiziksel hem de ruhsal bir şiddet biçimidir; hukukun, insan haklarının ve en temel evrensel değerlerin açıkça çiğnenmesidir” dedi. Öte yandan Ekmekçi’nin avukatı Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldüğünü söyledi.
Dilek Ekmekçi 26 Gündür Açlık Grevindeydi
Ekmekçi’nin avukatı Murat Sadak, sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Hukuka aykırı bir kararla Dilek Ekmekçi’nin sesini bastırmak ve ona deyim yerindeyse deli yaftası vurmak suretiyle ortaya çıkardığı gerçekleri bertaraf etmekten başka bir çaresi kalmayan kişiler tarafından, müvekkilimiz Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edilmiş ve gözlem altına alınmıştır. Ancak, bu hukuksuz kararın yarattığı mağduriyetten daha vahim olan, 26 gündür açlık grevinde olan ve sağlık durumu ciddi şekilde zayıflamış bir insana reva görülen işkencevari muameledir. Müvekkilimiz, zorla elleri kelepçelenmiş, üzerindeki kıyafetler çıkarılarak kadınlık onuru ve mahremiyeti ağır bir şekilde ihlal edilmiştir. Hiç şüphesiz bu eylem, hem fiziksel hem de ruhsal bir şiddet biçimidir; hukukun, insan haklarının ve en temel evrensel değerlerin açıkça çiğnenmesidir.“