(İSTANBUL) Sendikalı oldukları için işten çıkarılan ve yağmur çamur demeden 5 aydır eylemlerini sürdüren, Çatalca Adliyesi önünde 5 gündür kefenli açlık grevi yapan Polonez işçileri konuştu. Açlığa, soğuğa ve yorgunluğa rağmen kararlı olduklarını söyleyen işçiler “Adalet istiyoruz, anayasal hakkımızı arıyoruz” dedi.
Polonez İşçileri Direniyor
TEK GIDA-İŞ Sendikası’na üye olduktan sonra işten çıkarılan Polonez işçileri yaklaşık 5 aydır hakları için mücadele ediyor. Fabrika önünde eylemlerini sürdüren işçiler, seslerini duyurmak için Ankara’ya yürümek istemişti. Fabrikadan yürüyüşlerine başlayan işçiler Çatalca Adliyesi önüne gelmiş, ancak yürüyüşlerine devam etmeleri engellenmişti. Ankara’ya yürümekte kararlı olan işçiler, açlık grevine başlamıştı.
Zor koşullarda, yağmura, soğuğa rağmen direnişlerini sürdüren işçiler battaniyelere sarılıp, yaktıkları ateşte ısınarak eylemlerini sürdürüyor. Zor koşullara dayanamayıp fenalaşan bazı işçiler ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Yürüyüşü engelleyen polis ile işçiler arasında ambulansların barikatı aşmasına izin verilmemesi nedeniyle zaman zaman arbede de yaşanıyor. Çatalca Adliyesi önünde devam eden eyleme katılan işçiler sıkıntılarını ve amaçlarını anlattı.
“Anayasal Hakkımızı İstiyoruz”
Grev nedeniyle 3 yaşındaki çocuklarından 4 gündür ayrı olan İlkay-Burak Orman çifti açlıktan daha çok çocuklarının yanında olamamaktan dolayı üzgün olduklarını ifade etti.
Kalp hastası olduğunu söyleyen Temam Önal, Anayasa’nın 51’inci maddesiyle kendilerine tanınmış olan sendikaya üye olma hakkını kullanmak istediğini ve bunun için direnmeyi sürdüreceğini belirtti. Önal şöyle konuştu:
“Suçumuz, anayasal hakkımızı istemek. Sendikaya üye olduk diye işimizden atıldık. Sadece yürümek istiyoruz. Yürümemize izin verilsin. Cumhurbaşkanımızdan rica ediyoruz, yürümemize izin versin, yolumuzu açsın. Yürüyüp hakkımızı arayacağız, başka bir şey istemiyoruz. Buradan gitmeyeceğiz, direniyoruz. Eğer bize hak verildiyse hakkımızı aramak istiyoruz. Hakkımız yoksa kaldırsınlar, suçsa eğer. Suç değilse hakkımızı istiyoruz”
“Adalet Arıyoruz”
İlkay Orman, “4 gündür buradayız, çocuğumuzu göremiyoruz. Babaanne bakıyor. Açlık değil de çocuğu görememek insanı şey yapıyor. Bir an önce çare bulunması gerekiyor buna” derken eşi Burak Orman “Mücadele veriyoruz burada. Adalet arıyoruz. Çocuğumuz arıyor, ağlıyor. Yanına çağırıyor gidemiyoruz. Gerçekten çok mağduruz” şeklinde konuştu.
“1 Ay 10 Gün Oldu, Nerede Bu Çözüm?”
Kaya eylem sürecini şöyle anlattı:
“26 Ekim günü yürüyüş programımız vardı. Sayın Ergün Atalay dedi ki, ben Çalışma Bakanı’ndan Kasım’ın 3’ünde randevu alacağım. Biz de ona göre yürüyüşümüzü durdurmuştuk. Bütün Marmara, Ege, Andolu bölgesindeki bütün işçiler bize destek için yürüyüşe gelecekti. Fakat Ergün Atalay’ı, Çalışma Bakanını kırmamak için yürümeyeceğimize dair söz verdik. 3 Kasım’da sayın Bakan’ın yanına gittiğimizde dedik ki biz Anayasa’nın vermiş olduğu 51’inci maddeyi kullandık doğru mu? Evet. Siz müfettiş gönderdiniz fabrikaya ve bakanlığın müfettişlerinin raporu doğrultusunda siz işverene ve habersiz çıkarttığı için de Sosyal Güvenlik Kurumu’na ceza kesitiniz, doğru mu? Evet. Ve siz kendi ağzınınzla dediniz ki ‘Biz Polonez şirketini Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduk.’ Ve bize şöyle dediniz, ‘Burası çadır cumhuriyeti değildir. Sizin sorunlarını çözeceğiz’. 1 ay 10 gün oldu, nerede bu çözüm?
“Emekçi Ve Emek Sınıfını Uyandırdığımız İçin Bizi Engelliyorlar”
Bizi neden engelliyorlar? Emekçi ve emek sınıfını uyandırdığımız için. Çünkü asgari ücret görüşmeleri başladı. Çünkü oraya gittiğimizde 1 milyon işçi orada olacak. Bu onlar için büyük bir korku demek. Burada korku hükümetin işini yapamadığı anlamına geliyor. İşini yapar olsa zaten bizim burada ne işimiz var. Bir çalışma bakanı bana söz veriyorsa, sözünü yerine getiremiyorsa hükümet bitmiştir.”