(İSTANBUL) – Kadının İnsan Hakları Derneği, 30 yıllık mücadelesini kitap haline getirdi. “Yerelden Küresele/Küreselden Yerele: 30 Yılda Neler Olmaz ki?” isimli kitap Türkiye kadın hareketinin 30 yılına ışık tutuyor.
Kadının İnsan Hakları Derneği
1993’ten bu yana çalışmalarına devam eden Kadının İnsan Hakları Derneği (KİH) deneyimlerini bir kitaba dönüştürdü. Dernek, “Yerelden Küresele/Küreselden Yerele: 30 Yılda Neler Olmaz ki?” adlı kitabını, 28 Kasım’da İstanbul’daki İsveç Sarayı’nda düzenlenen etkinlikle tanıttı.
KİH’in kendi tarihine odaklanan “30 Yılda Neler Olmaz ki?”, bir parçası olduğu yerel ve uluslararası feminist hareketleri de anlatıyor. Kitap, “1993-1999”, “2000-2009” ve “2010-2023” dönemlerini anlatan üç bölümden oluşuyor. Anlatım ise dönemin dernek üyelerinin tanıklıkları, söyleşiler, belgeler ve kampanyalardan oluşuyor. Kitap çevrimiçi erişime de açık.
30 Yıllık Kadın Mücadelesi
KİH Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Batık Işık, derneğin 30 yıllık mücadelesini şöyle anlattı:
“Bizi Birleşmiş Milletler (BM) konferanslarında kadın haklarını savunurken görebilirsiniz. Hem de bir yerel örgütte kadının insan haklarını savunurken görebilirsiniz. Yani her yerdeyiz aslında. Yerel ile küresel arasında bir köprü misyonu üstleniyoruz.”
Kitap, Türkiye’de 60 ilde 20 bini aşkın kadına ulaşan Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı’na (KİHEP) dair de bilgi veriyor. Bununla beraber artık var olmayan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) ile yapılan işbirliklerini de hatırlatıyor.
Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde yayımlanan kitabın editörlüğünü ise Liz Erçevik Amado yaptı. Amado, “Geçmişi hatırlamak önemli” diyerek şöyle konuştu:
“Bence şu anda feminist hareket ve mücadele Türkiye’nin en büyük güçlerinden. Gerçekten hiçbir şekilde ödün vermeyen, geri dönüşe yer bırakmayan ve toplumu dönüştürmeyi başaran bir hareketten söz ediyoruz. Artan muhafazakârlıkla saldırılar da artıyor diyoruz ama bu muhafazakârlık farklı formlarda daha önce de vardı. Şiddet yok sayılıyordu, kabul edilmiyordu. Evlilik içi, aile içi şiddet, tecavüz bunların hiçbiri kabul edilmiyordu. Kadınlar, feministler bunların tanınmasını ve cezalandırılmasını sağladı.”
“Yasaları Değiştirmeyi Başardık”
KİH’in kurucularından Leyla Gülçür de 30 yılda değişen Türkiye siyasetine işaret etti. “O zamanlar durum biraz farklıydı” diyen Gülçür şunları aktardı:
Yani devlet aslında sivil toplum kuruluşlarını dinliyordu. Türkiye, Avrupa Birliği’ne girmek istiyordu, NATO üyeliği önemliydi… Uluslararası anlaşmalar devlet için çok önemliydi ve bunu biz bir aktivizm unsuru olarak kullanmayı başarabilmiştik. Tabii şimdi değişti. Çok daha zor şartlar altında çalışılıyor. Çünkü yasalar veyahut anlaşmalar geri çekiliyor, uygulanmıyor. Biz yıllar içinde yasaları değiştirmeyi başardık. Ama yasalar uygulanmıyor.”
Feminist aktivist Rüya Kurtuluş ise “30 yılda en büyük kazanımın kadınlar olduğunu düşünüyorum. Yani feminizm sadece bizim gibi sokağa çıkabilenlerden ibaret değil, onu biliyoruz artık. İstanbul’un, Türkiye’nin ücra bir köşesinde kadınlarla nerede bir araya gelsek, kadınların haklarından ve mücadelesinden bahseden kadınlarla karşılaşıyoruz. Bunu mücadeleyle sağladığımızı düşünüyorum” dedi.