(İSTANBUL) – Cumartesi Anneleri, 1026. haftada barikatların önünde buluşarak, 44 yıl önce gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren ve akıbetini sordu.
Faillerin yakalanması ve yargılanması talebiyle buluşan Cumartesi Anneleri, 21 Kasım 1980 tarihinde İstanbul Saraçhane’de Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürülen ve bir daha haber alınamayan Hayrettin Eren’in akıbetini sordu, adalet talebini haykırdı.
Hayrettin Eren’in Akıbetini, Yeğeni Setenay Yarıcı Sordu
21 Kasım 1980 tarihinde Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’nde arkadaşıyla birlikte gözaltına alınan ve bir daha kendisinden haber alınmayan Hayrettin Eren’in akıbetini sordu. Hayrettin Eren, arkadşıyla gözaltına alındıkran sonra Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’ne götürülmüş, haberi alan ailesinin emniyete gitmesi ve kapıda babasına ait aracı görmelerine karşın, “Gözaltında böyle biri yok” denildi.
1026. haftada basın açıklamasını Hayrettin Eren’in yeğeni Setenay Yarıcı okudu.
Eren’in Aracı Emniyet Önünde Olsa da “Burada Yok” Denildi
12 Eylül askeri darbesinden sonra Eren için yakalama kararı çıkarıldığını anlatan Setenay Yarıcı basın açıklamasında şunları kaydetti:
“Eren, 21 Kasım 1980 tarihinde Saraçhane Haşim İşcan Geçidi’nde arkadaşı ile birlikte gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na oradan da aynı operasyonda gözaltına alınan 8 kişi ile birlikte Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube’ye götürüldü. Karagümrük Karakolu’na giden ailesine Hayrettin’in Gayrettepe’deki Siyasi Şube’ye gönderildiği söylendi. Bunun üzerine Gayrettepe’ye giden anne Elmas Eren, Hayrettin’in gözaltına alınırken kullandığı ve babasına ait 34 F 6798 plakalı otomobili Siyasi Şube’nin bahçesinde gördü. Oğlunu soran Elmas Eren’e ‘Gözaltında böyle biri yok’ cevabı verildi. Oysa tanık beyanlarına göre Hayrettin Eren, o sırada Siyasi Şube’nin alt katındaki hücredeydi. Başında Fikret Işınkaralar’ın olduğu işkence timine ifade vermeyi reddettiği için ağır işkence görüyordu. Onunla aynı operasyonda yakalanan 8 kişi mahkemeye çıkarıldıklarında, ‘Hayrettin Eren de bizimle birlikte gözaltındaydı’ diyerek suç duyurusunda bulundu. ‘Hayrettin Eren’in gözaltına alındığının tanığıyım. Onu hem karakolda, hem de siyasi şubede gördüm’ diye savcıya ifade verdi.”
Milli Güvenlik Konseyi Dahil Tüm Resmi Makamlara Başvuruldu
Eren’nin ailesinin Milli Güvenlik Konseyi başta olmak üzere tüm resmi makamlara başvurduğunu fakat sonuç alamadığını anlatan Yarıcı sözlerine şöyle devam etti:
“‘Hayrettin Eren isimli şahıs gözaltına alınmamıştır, hâlâ aranıyor’ cevabı hiç değişmedi. Tüm yasal yolları kullanan Eren Ailesi, hiçbir sonuç alamadı; Hayrettin’e ve onun gözaltına alındığının delili olan otomobiline ne olduğu 44 yıldır karanlıkta bırakıldı. Elmas ve Kemalettin Eren, çiçeklerle donatacakları bir mezar arayışını çocuklarına, torunlarına miras bırakarak aramızdan ayrıldılar. Onların bıraktığı yerden tekrarlıyoruz: İstanbul Emniyet Müdürü Şükrü Balcı, Siyasi Şube Müdürü Tayyar Sever, Siyasi Şube Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, Hayrettin’e işkence yapan timin şefi Fikret Işınkaralar, Hayrettin Eren’in kaybedilmesi suçunun fail ve sorumlularıdır. Devleti yönetenler, 44 yıldır Hayrettin Eren’in akıbetini gizleyerek, onu kaybedenleri cezasız bırakarak 12 Eylül zihniyetini devam ettiriyor” dedi.
İktidar ve yargı makamlarına seslenen Setenay Yarıcı, “Hayrettin Eren dosyasında etkin soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin. Kaç yıl geçerse geçsin; Hayrettin Eren için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.
İkbal Eren: Mehmet Ağar “Tuğlayı çekersem herkes altında kalır” dedi
Son olarak Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren söz aldı ve şunları dile getirdi:
“Hangi hukuka güveneceğiz. Mehmet Ağar Hayrettin Eren kaybedildiğinde şube müdür yardımcısıydı, ‘tuğlayı çekersem herkes altında kalır’ dedi. Tuğlayı çek altında kim kalacaksa kalsın. Her taşın altından çıkan Mehmet Ağar elini kolunu sallayarak geziyorsa ben bu hukuka güvenmeyeceğim. Hukuk hayrettin Eren ve diğer kayıplarımız için hiçbir zaman işlemedi. Biz hangi hukuka hangi adalete güveneceğiz. Hayrettin Eren ve kayıplarımız için mücadele etmeye devam edeceğiz. Annelerimizin bıraktığı yerden devam ediyoruz.”