(ANKARA) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel Ankara’da bir araya geldiği gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. “Kürt sorunu’ değil, ‘iktidarın Kürt sorunu’ diyen Özel, “O yüzden mesele ilk açılım sürecindeki gibi bir toplumsal taban bulmadı çünkü ‘Devlet Bey, son söyleneceği ilk söyledi’ desen bu bile yanlış anlaşılır. Sonda da söylenmeyecek bir şey. Devlet Bey olmadık bir yerden başladı meseleye ve olmayasıya gidiyor” ifadelerini kaydetti.
“İktidarın Kürt Sorunu”
Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi Tayyip Bey ‘Destekliyorum’ falan diyor ama bir yandan da Devlet Bey’in söylediği cümleleri söylemeden Devlet Bey’e destek verdiğini, aralarında sorun olmadığını söylüyor. Benim toplumsal mutabakattan anladığım şu, ilk gün bir masa kurulursa Meclis’te şehit aileleri gelecek, pozisyonlarını söyleyecekler. Son gün bir karar verilmeden önce en son onları dinleyeceğiz. Onlar evet derse ben de diyeceğim. Ben bunu Bahçeli konuştuktan 40 dakika sonra söyledim Meclis kürsüsünde. Şehit ailelerinin, gazilerin gözünün içine bakamayacağınız hiçbir şeye destek vermeyiz’ dedik. Genel Başkan Yardımcımız Yankı Bağcıoğlu, Türkiye’de 36 şehit yakını ve gazi derneğini gezdi. 36’sı da ‘CHP’nin tutumunu destekliyoruz’ diyor.”
Özgür Özel: Bu Sorunu Reddederek Çözüm Olmayacağına İnanan Kimseyi Heyecanlandırmıyor
Özel, “1 Ekim itibarıyla Cumhur İttifakı siyasetinde bir değişiklik var. AKP’liler ‘Tam bir mutabakat var’ diyor. Devlet Bey kimi istedi de cezaevinden çıkaramadı. Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz çıktı. AKP’liler ‘Öcalan da çıkabilir o zaman’ diye düşünüyor. Siz bu mutabakat için nasıl bir okuma yapıyorsunuz? Orada bir kırılma var mı gerçekten” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Benim konumum veya bizim partimizin pozisyonunu, bunu tahmin edecek bir pozisyon değil. Erdoğan, Bahçeli ile ilgili meselede halen daha tedirgin ve bekliyor. Çünkü bugün Bahçeli’nin ortaya koyduğu mesele bir çatışmalı sürecin çözümlenmesi, terörün bitirilmesine yönelik evrensel birikimlere uygun bir tutum değil. Türkiye’de bu sorunu reddederek bir çözüm olmayacağına inanan hiç kimseyi heyecanlandırmıyor. Kimse inanmıyor, bundan endişe ediyor insanlar. Ama mesele biraz, şehit ailelerinin söylediği gibi bir siyasi hesap içinde ve benim ilk günlerde ‘Buradan kötü kokular geliyor’ dediğim de buydu. O yüzden samimiyetine inanamıyorsun çünkü çözmek istediği sorunun varlığını inkar ediyor.”
Erdoğan da ‘Bizim Devlet Bey’le Aramızda Tam Bir Mutabakat Var’ Diyor.”
Özgür Özel, “Bu çıkışı tamamen anayasa değişikliğine mi dayandırıyorsunuz” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Ben tamamen ne olduğunu bilmiyorum. Devlet Bey’in aynı paragraf içinde virgüllerle bağladığı bir şey var. ‘Ne olur yani Abdullah Öcalan gelse, konuşsa, terör bitse, PKK silah bıraksa, Sayın Cumhurbaşkanı da bir kez daha seçilme hakkı elde etse kime ne zararı var’ gibi bir şey söyledi. Bunu Devlet Bey söylüyor, ‘Biz Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını bir anayasa değişikliğiyle Erdoğan’ın yeniden seçilmesine bağlamayı düşünüyoruz. Bunda ne mahsur var’ diyor. Yani bunu ben söylemiyorum, kendi söyledi. Erdoğan da ‘Bizim Devlet Bey’le aramızda tam bir mutabakat var’ diyor.”
Ekrem İmamoğlu – Mansur Yavaş
Özgür Özel, “Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu arasında bir problem olduğuna dair bir inanış var. Yani Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş aleyhine çalışıyor veya tam tersi Mansur Yavaş da Ekrem İmamoğlu’nun aleyhine çalışıyor. Yarın bir gün Cumhurbaşkanı adayı belirleyeceksiniz. Bu iki ismin kavga etmesi tehlikesi görüyor musunuz” sorusu üzerine şöyle konuştu:
“Birincisi o iki ismin kavga etmesi, didişmesi gibi hayaller kuran, CHP’nin başarısızlığını kendi başarısı olarak gören bir iktidarla karşı karşıyayız. Bunun için gerçekten hem sosyal medyada hem konvansiyonel medyada ciddi gayret, emek ve para harcıyorlar. O yüzden bu iki ismin de Cumhurbaşkanı adaylığına yakıştırılıyor olması, ikisinin de Erdoğan’ın çok önünde çıkıyor olması hiç kötü bir şey değil. CHP’nin an itibarıyla bir aday sorunu yok. CHP’nin adayı belirleme gündemi var önünde. Oysa AK Parti’nin bir aday sorunu var. Ben girdiğim ilk yerel seçimi kazandım. Şimdi girdiğim ilk genel seçimi kazanmak gibi bir sorunum var. Bunu yaparsam ben zaten tarihe geçeceğim. Bunun önündeki bütün engelleri kaldırmam lazım. Birinci engel kendim. Kendi adaylığı genel başkanın bütün denklemi karıştırabilir. Ben kendim aday olmamaya karar verdim. O yüzden partide Özgürcüler Özgür Özel’in seçim gecesi bir kez daha zafer konuşması yapmasını istiyorlar, genel başkan sıfatıyla.
“Aday Tartışmalarının Dışında Kalmaları Doğru”
Bu iki ismi bugüne kadar aday tartışmaları yüceltmedi. Aday tartışmaları yükseltmedi. Onları yaptıkları icraatları yükseltti. Mansur Bey’in ve Ekrem Bey’in başarılı belediyecilikleri. O yüzden başarılı belediyecilik çalışmalarına devam etmeleri ve aday tartışmalarının dışında kalmaları doğru. Bunu benim sözüme değer veren herkese söylüyorum. Aday belirleme sürecinde, tüzüğümüzde çok elverişli bir madde var, o maddenin üzerinde de hiç oynamadık. Avantajımız da o madde eskiden yazıldığı için Cumhurbaşkanlığı Kanunu’ndan önce yazıldığı için avantajlı bir madde. Bütün üyelere sormayı da halk yoklaması yapmayı da. Ama bir gerçek var: Bu kavgadan çok medet uman var. Oysa bizim bir koltuk kavgamız yok. CHP’de şu dar anlayışı reddediyorum: Bir koltuk varmış, onun başında kavga ediyormuş. Seçim gecesi oyun bitmiyor. Seçim gecesi zorluklar bitiyor, çok umutlu, hepimiz heyecanlandıran yeni bir süreç başlıyor. Ben o süreçte o akşam partinin genel başkanlığı dışında hiçbir pozisyona talip değilim. CHP, kimsenin adaylığının önünü kesecek bir ön kabulle hareket edemez şu anda. O gün o karar verilir.
“Erdoğan Basacak Nasır Arıyor”
Özel, Erdoğan’ın 31 Mart seçimlerin ardından “basacak nasır” aradığını ifade etti. Ardından şöyle devam etti:
“Bu da onun için elverişli bir alan. Meseleyi mümkün mertebe, ‘cunta’, ‘darbe girişimi’ diyerek 28 Şubat sürecine doğru çekme gibi bir gayret de var. Çünkü o süreçte kendileri çok mağduriyet ve siyasi bir avantaj elde ettiklerine düşünüyorlar. Meselenin tam ortasında Ebru Teğmen duruyor ama bir tarafında ben varım, bir tarafında Tayyip Bey var. Arka planda da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le ‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen bir zihniyet var. 28 Şubat sürecindeki gibi gerilimler üretmeye, oradan beslenmeye çalışıyorlar. O imkanı ona vermeyeceğiz.”