(İSTANBUL) – İstanbul Tabip Odası (İTO), “Yenidoğan çetesi” olayıyla ilgili açıklama yaparak; “yenidoğan çetesi sağlık sisteminin iflasını gösterdi” dedi. Ayrıca yanlış politikalar nedeniyle sağlık sisteminin ticaret unsuru haline geldiğini ifade etti. Bununla beraber oda, birçok sağlık çalışanının yoğun bakım ünitelerinde fedakarca çalıştığı hatırlatarak tüm çalışanları töhmet altında bırakacak yorumlardan kaçınılması gerektiğini vurguladı.
“Yenidoğan Çetesi Sağlık Siteminin İflasını Gösterdi”
İstanbul Tabip Odası, “Yenidoğan çetesi” olayının sağlık sisteminin çöküşünü açıkça gösterdiğini belirtti. Sağlık hizmetlerinin ticaret unsuru haline getirilmesi, hastaların müşteri gibi değerlendirilmesine neden olduğunu kaydetti. Etik ve kanun dışı uygulamaların artmasının sebebi olarak sağlık kuruluşlarını ticarethane gibi işletildiği sistemi gösterdi. Oda, bu durumun, kar odaklı sağlık politikalarının bir sonucu olduğunu ifade etti.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
Bu vahim olayın sorumluları hukuki, idari ve mesleki açıdan yargılanacaktır. Hukuki açıdan yargılama sürecinin başladığı anlaşılmaktadır. İdari yönden soruşturma, Sağlık Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu sorumluluğundadır. Hekimlik uygulamaları açısından ise soruşturma (hakkında suçlamada bulunulan hekimler için) Türk Tabipleri Birliği Disiplin Yönetmeliği çerçevesinde İstanbul Tabip Odası tarafından yürütülecektir. Ancak bizce mesele yalnızca hukuki ve idari bir suçla sınırlı değildir. Bu olay aynı zamanda sağlık sisteminin iflas ettiğini göstermiştir. Bu, gerçeği tokat gibi yüzümüze çarpacak nitelikte ve kapsamda bir olaydır. Sağlığın bir meta, hastaların müşteri, sağlık kuruluşlarının ise ticarethane durumuna getirilmesinin sonucudur.
“Sağlık Sistemi Kamusal Olmalı”
Bu olayda sorumluluğu olanların yargılama sonucunda hak ettikleri cezaları alması elbette en büyük isteğimizdir. Ancak yoğun bakım üniteleri çok ağır koşullarda çalışılan birimlerden biridir. Burada fedakarca çalışan sağlık çalışanlarının tamamını töhmet altında bırakacak değerlendirmelerden uzak durulmalıdır. Bu gibi olayların yaşanmaması için sağlık piyasa dinamiklerine terk edilmemelidir. Özelleştirmeyi amaçlayan ve amacı kâr etmek olan politikalar terk edilmelidir. Sağlık giderleri genel bütçeden karşılanmalı, bütçeden sağlığa ayrılan pay artırılmalıdır. Sağlık sistemi kamusal olarak herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli hizmet sunacak şekilde yeniden düzenlenmelidir. Aksi hâlde ne yazık ki bu yaşadığımız sonuncu vahim olay olmayacaktır.”