(KÖLN) – Avrupa Alevi Gençler Birliği (AAGB), 10 Ekim 2015’teki Ankara Gar Katliamı’na ilişkin açıklama yaptı. Barış için toplananların içinde IŞİD’li iki intihar bombacısının üzerlerindeki bombaları patlatması sonucu yaşamını yitirenleri unutmadı. Bu nedenle AAGB, yazılı açıklamasında ötekileştirme ve mücadelenin önemine de vurgu yaptı.
103 kişinin hayatını kaybettiği, 500’den fazla insanın da yaralandığı saldırının üzerinden dokuz yıl geçti. Bu sebeple adaletsizliğe karşı AAGB, 10 Ekim katliamına ilişkin sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı. Diğer yandan “Alevilik, kardeşlik dokusunun kilit ilmeğidir” başlıklı yazı büyük ilgi gördü.
AAGB’nin 10 Ekim Açıklamasının Tam Metni
“Alevilik, kardeşlik dokusunun kilit ilmeğidir!
Savaş çığırtkanlığının olduğu dönemlerde barıştan bahsetmek daha da zor bir hale gelmektedir. Çünkü barışı istemek, silah tüccarlarının, siyasi rant peşinde koşanların ve kana susamışların kirli oyunlarına çomak sokmak anlamına gelmektedir. Savaştan beslenen karanlık odakların karşısında durmak en temel insanlık görevi iken, bu onurlu duruşu gösterenlere, tarihte olduğu gibi 10 Ekim 2015’te de insanlık dışı bir muamele uygulanmıştır.
Tarihin en barbar çetesi olan IŞİD, Türkiye istihbaratının gözleri önünde, barış mitingi için Ankara Garı önünde toplanan 109 insanımızı katletti. Katliamın sonrasında yaşananlar, devletin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır.
Tüm İnsanlık Dışı Müdahalelerin Yanında Davutoğlu’nun “Müjdesi” de Unutulmadı
Yaralı insanlara biber gazı sıkan polislerden tutun, bu duruma tepki gösteren insanlara tazyikli su sıkılmasına ve polislerin ambulansların geçişini bilinçli olarak engellemesine kadar, savaş hukukunu bile hiçe sayan bir muameleye maruz kalmıştır barış savunucuları.
Bütün bu suçlar yetmezmiş gibi, katliamın hemen ardından dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu, anketlerde oylarımız artıyor “müjdesini” vermekten geri durmamıştır.
Çatışmadan beslenen bu iktidar çetesinin açıklamasına elbette şaşırmamak gerekir. Keza yaklaşık 10 yıldır katliam davasında bir yol alınmamış olması ve davada tek bir sanığın dahi olmaması katliamı işbirliği içinde yaptıklarının bir göstergesidir.
Ötekiler Bir Araya Gelmeli, Birlikte Mücadele Etmeli
Farklı inanç ve kimliklerden tüm kesimlerin maruz kaldığı bu katliamların son bulabilmesi için, biz ötekilerin bir araya gelmesi, ortak birliktelikler oluşturması ve zulme karşı birlikte mücadele etmesi şarttır. Bizler, koşullar ne olursa olsun, barışı, kardeşliği, insanca yaşamı ve adil bir düzende eşitçe yaşamayı savunmaya devam edeceğiz.
Katliamda yitirdiklerimizi anarken, onları anılarımızda yaşatmanın tek ve yegane yolu, son nefeslerinde verdikleri barış çığlığını sahiplenmek olacaktır. Onların son sözü olan “BARIŞ” sloganını, gerçek hayata uyarladığımızda anılarına sahip çıkmış olabiliriz. Sevgili kardeşimiz Veysel şahsında yitirdiğimiz tüm canları saygıyla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Anıları ışık olsun bizlere!
Barışın kaybedeni yoktur!”