(GİRESUN) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Giresun’daki “Fındık Mitingi”nde 130 lira olarak açıklanan fındık alım fiyatına tepki göstererek Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrı yaptı. Özel, “Hodri meydan. Eğer verdiğin 130 liraya güveniyorsan, ‘130 liraya fındık satılır Giresunlu geçinir’ diyorsan haftaya cuma benim yaptığım gibi gel bakalım bu meydanı doldur. Rize’de çay üreticisinin karşısına çıkamayanlar, Giresun’da fındık üreticisinin yanına varamayanlar, emeklinin, emekçinin yüzüne bakamayanlar artık iktidarın sonuna gelmiş demektir. Artık bunlar gidiyor halk geliyor. Halkın iktidarı geliyor, CHP geliyor” dedi.
CHP, fındık üreticisinin sorunlarına dikkat çekmek için Ordu’da “Fındık Mitingi” düzenledi. Mitingde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 130 lira olarak açıklanan fındık alım fiyatına tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Giresun’da miting yapması için çağrıda bulunan Özel, şöyle konuştu:
“Elbette yerel seçimlerde yüzümüz güldü ama bugünlerde gülmüyor. Bugünlerde Artvin’den Sakarya’ya kadar Karadeniz’in bütün illerinde ilçelerinde herkes, milli ürünümüz, ihraç ürünümüz, kentlerimizin ana gelir kaynağı ve sadece üretene değil, tüm şehre hayat veren fındığın fiyatını bekliyordu, merak ediyordu. Daha önce fiyat açıklanınca geldik, ama bu sefer bunlar testiyi kırmadan gidip uyaralım, oradan haykıralım, fiyatı bir an önce açıklayın ve bu fiyatı fındık üreticisini mağdur etmeyecek, borçlarını kapatacağı, gelecek için güvenle önümüzdeki yıla bakacağı, çoluğunun çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayacağı bir fiyat olsun diye bugün Giresun’a geldik. Bugün sabaha kadar fiyat açıklamamışlardı. Bugün sabaha kadar beklediler. Biz ne zaman geldik, ne zaman miting için burada toplandık, fiyatı açıkladılar. İlk duydum sevindim. ’Fiyat açıklandı’ dediler. Biz geliyoruz diye mitingi boşa düşürmek için bir fiyat verdiler. Demek ki iyi bir fiyat verdiler. ‘Kaç paraymış’ dedim. Dediler ki ‘130 lira’ dediler.
“Yazıklar olsun onlara”
Bugün Artvin’in, Trabzon’un, Ordu’nun, Giresun’un, Samsun’un, Kastamonu’nun, Bartın’ın, Sakarya’nın geçim kaynağı fındığa ziraat odaları toprak maliyetini katmadan, çalışan ailenin iş gücünü hesap etmeden 118 – 120 lira maliyet biçtiler. Bugün sabah Ordu’da fındık bahçesindeydim. Üreticinin kendisi oradaydı. ‘Maliyet 140 liradan aşağı değil’ dedi. Biz en az 160 lira olsun, hatta Trabzon milletvekillerimiz 180 liranın altında o coğrafyayı kurtarmayacağını söylediler. 165 liradan aşağı bir fiyat gerçekten kabul edilebilir bir fiyat değildi ama birileri utanmadan, sıkılmadan, erinmeden 130 lira fiyat açıkladılar. Yazıklar olsun onlara. Bu fiyatın üzerine burada Fındık Mitingimizi gerçekleştiriyoruz.
“Parayı dünya devi şirketler kazanıyor”
Buradan şu hatırlatmak isterim. 2002 yılında bu iktidar geldiğinde bu ülkede 2.8 milyon çiftçi vardı. Bugün 2.3 milyona düşmüş durumda. 20 yılda nüfus arttı ama 500 bin çiftçi kayıp. Bunlar, eklemeyi, dikmeyi, çalışmayı bıraktılar. Büyük şehirlere asgari ücretle çalışmaya, madenlerde yerin altında çalışmaya, tersanelerde çalışmaya, günü birlik işlerde çalışmaya büyük şehirlere gittiler. Umudu, fındıktan, çay bahçesinden, üzüm bağından, narenciye ağacından kestiler. Ucuz emek iş gücü olarak büyük şehirlerin ya çalışanları ya da işsizleri oldular. Onlar gittiği için o günden bugüne Hollanda’nın yüz ölçümü kadar toprak, 26 milyon dekar toprak ekilmiyor, dikilmiyor. Bugün ortama bir çiftçinin yaşı 58. Yani bütün çiftçilerin yaş ortalaması. Bunun 30’lu yaşlarda olması gerekir. Yapılan bütün araştırmalar, her dört genç çiftçiden üçünün tarım dışı bir alanda gelecek beklentisi olduğunu ortaya koyuyor. Sayın Erdoğan, Sayın Bahçeli çıkıp ‘Beka sorunu var’ diyorlar ya al sana beka sorunu. Bir ülkede nüfus artıyor, çiftçi sayısı azalıyorsa, çiftçinin yaş ortalama 58 olduysa, yaşlanıyorsa, gençler kendi tarlasında çalışmak, oradan bereket fışkırtmak yerine, sanayiye işçi oluyorlarsa, işte sana beka sorunu. Biz eskiden kendi kendine yeten bir tarım ülkesiyken, şimdi avucunu dışarıya açmış bir ülke haline geldik. Buğdayın, süt ürünlerinin, samanın, mercimeğin ithal edildiği bir ülke haline geldik. Fındık ise en stratejik ürünümüz. Çünkü dünyadaki fındıkla ilgili toplam piyasa 130 milyar dolar. Çok büyük para. Bu fındığın yüzde 70’i Türkiye’de üretiliyor. Giresun’da, Ordu’da, Artvin’de, Trabzon’da, Sakarya’da, Bartın’da bu fındığı siz üretiyorsunuz. Dünyadaki 130 milyar dolarlık piyasanın 100 milyar dolarlık kısmı burada üretiliyor. Peki siz fındıktan ne alıyorsunuz? 2 milyar dolar. Yüzde ikisi. Yani şöyle görmek lazım. Sepet senin sırtında, seleği sen sırtlıyorsun, otunu sen alıyorsun, ilacını, gübresini sen koyuyorsun. Bütün gün sen çalışıyorsun, parayı dünya devi şirketler kazanıyor. Yazıklar olsun böyle düzene.
“Büyük bir oyun oynanıyor”
İşte bu yüzden bu düzen değişmeli. İşte bu yüzden buradan sizlere sesleniyorum. Elbette zorlukların farkındayım. Elbette fındık üreticisinin dostu Fiskobirlik yok artık. Toprak Mahsulleri Ofisi var. O alacak diyorlar. Alırken yüzde 10 kesinti yaptım, yüzde 15 bilmem ne düştüm.. Sonra vadeye koyuyorlar. Sizi kapıda alacaklılar beklediği için Ziraat Bankası’nda faizli kredi sizi beklediği için, özel bankalarda borç sizi beklediği için, kredi kartları şiştiği için mecbur fındığı alelacele satıyorsunuz. Bu sefer fiyat, taban fiyatın da altına düşüyor. Zor biliyorum. Ama büyük bir oyun oynanıyor.
“Hakkımızı helal etmiyoruz”
Bu fiyata fındık yok diyebilirsek, birazcık bekleyebilirsek bu fiyat mecburen yukarı doğru gidecek. Buradan size şunu söylüyorum. Bu yabancı şirket dostlarını, yabancı kartel dostlarının fiyat oyununa gelmeyin, rekolte oyununa gelmeyin. Sabredin, elinizdekini, avucunuzdakini bedavaya çıkarmayın. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Biz fındığa özel bir yasa çıkarılmasını dahi teklif ettik. Etmeye devam ediyoruz. Biz CHP olarak ziraat odalarının belirlediği fiyatları takip ettik. Kendi çalışmalarımızı yaptırdık. Bugün 160-165 liraya hiç olmasın evet diyecek olalım. Bugün açıklanan 130 lira, kimin cebinden 35 lirayı çalıyor, kimin cebine koyuyor bu parayı bir bakalım. 165 lira verse, Giresun’daki Mustafa amcanın, Ordu’daki Fadime ablanın cebine kilosunda 35, tonunda 35 bin lira fazla girecek. Bunu vermiyor. Verse Ferrero firması, ‘Ben bu fiyata fındık almıyorum’ mu diyecek. Dünyanın en pahalı ürünlerini satıyorlar. Fındığı 20-30 lira ucuza almak için yapmadıkları numara, satın almadıkları kimse yok. 35 lirayı Fadime ablamın, Ahmet amcamın cebinden alıp, dünya devi şirketin kasasına koyanlara yazıklar olsun. Hakkımızı helal etmiyoruz.
“Üreticiyi eziyorlar, tüketiciyi soyuyorlar”
O kadar kötü niyetliler ki, geçen sene fındıkta kaliteye ilişkin 2,60 liralık bir fark vardı. O 2,6 lira fiyatı bile 1,30 kuruşa düşürmüşler. Bugüne kadar inanılmaz bir şekilde dönüm başına destekleme 10 yıldır aynı fiyat. 10 yılda her şey yüzde 2 bin pahalılandı. Ama dönüm başına desteklemede herhangi bir artış yapmadılar. Mesele sadece fındık meselesi değil. Üretici mutsuz, tüketici de mutsuz. Üreticiyi eziyorlar, tüketiciyi soyuyorlar. Arada dünyanın parasını kazanıyorlar. Ondan sonra enflasyon var, hayat pahalılığı var, dış borç var. Bu iktidar zengin seviyor. Bu iktidar; yoksul, gariban, fındıkçı sevmiyor. Yandaş müteahhitleri, büyük şirketleri, uluslararası kartelleri seviyor.
“Zengini değil de, milleti seven bir iktidar olsa, 660 milyarı alsa o para sana da yetecek…”
Arkadaşların ‘Beşli çete’ dediği yüksek iş kapasitesine sahip toplam 43 firma var. O 43 firmanın geçen sene 660 milyar vergi borcunu yani çalışmış, kazanmış, fatura kesmiş, devletten parasını almış, kâr etmiş, vergi çıkmış 660 milyar. Bu parayı, Meclis’te bir önergeyle affettiler. Kimin? Beşli Çete’nin, kendi arkadaşlarının, yandaşların. 660 milyarı bulanlar, emeklilere 100 milyar bulmadılar. Size 180 lira fındık parası verecek olsalar, bunun karşılığı da 50-60 milyar lira bile değil. Zengini değil de, milleti seven bir iktidar olsa, 660 milyarı alsa o para sana da yetecek, öbürüne de yetecek. Fındık olacak 180 lira. Emekli maaşı olacak 17 bin 500 lira, asgari ücret enflasyon zammını alacak. O yüzden bu rantın iktidarını değiştirip, halkın iktidarını kurmak lazım.
“Geçim yoksa seçim var”
Mesele sadece fındıkta değil. Tayyip Bey’in memleketi Rize’ye gittim. Çay 19 lira maliyet, fiyat 17 lira. Bakın 19 lira maliyet 17 lira fiyat. Rize isyanda, Rize meydanını iğne atsan yere düşmüyor, doldurmuşuz. Sonra kendisi gitti Rize’deki alaka hoşuna gitmemiş oradan bana kafa tutuyor. Rize’yle aramıza kimse giremez. Ey Erdoğan senin zenginlerle arandan su sızmıyor Rize’nin kardeşi benim, evladı benim. Rizeli, Rize’de doğup çaycıyı unutanı Giresunlu, Karadenizli olup da fındıkçıyı sömüreni asla ve asla sahiplenmeyecek. Bundan sonra zaman vatan evlatlarının birbirine sahip çıkma zamanıdır. Bıktık bakan evlatlarına bakmaktan. Biraz da bizim yüzümüz gülsün artık. Tekirdağ’da, Hayrabolu’da buğday mitingi yaptık. Buğday bir sene önce 8 lira 25 kuruş bu sene 9 lira 25 kuruş. Maliyet 11 lira. Yani Rize’de ne varsa buğdaya gelince Tekirdağ’da, Konya’da, İç Anadolu’da, Osmaniye’de, Adana’da da aynı sorun var. Fındıkta bu fiyat Karadeniz’e ihanet fiyatıdır. Karadeniz’in emeğine nankörlüktür. Bu fiyatı kabul etmiyoruz. Fındık üreticisini küçük görüyorlar, fakir görüyorlar, ona yukarıdan bakıyorlar onu bir karınca gibi ezmek istiyorlar. Buradan bütün Türkiye’ye söylüyorum; fındık üreten Giresunlu, Ordulu, Artvinli, Trabzonlu, Bartınlı, Sakaryalı kardeşlerim büyüklerim sizi onlara karınca gibi ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşi var o da CHP’dir. Buradan son uyarımı bir kez daha Sayın Erdoğan’a yapıyorum; bak 10 bin liralık beğenmediğimiz, sefalet ücreti dediğimiz emekli maaşı ocak ayında 25 kilo dana kıyma alıyordu. Zam yaptım dediğin 12 bin 500 lira 20 kilo dana kıyma alıyor. Ocaktan bugüne bile emeklinin sofrasından 5 kilo dana kıyma kayıp. Asgari ücret perişan durumda. Ocak ayında 9 çeyrek altın alan asgari ücret bugün 7 çeyrek altın alamıyor. Ve şunu herkes görmeli ki ne bu asgari ücretle ne bu emekli maaşıyla ne 130 liradan fındıkla ne bu çay parasıyla ne bu buğday parasıyla artık geçim olmaz. Geçim yoksa seçim var.
“130 lira fiyat verirsen geçim olmaz artık çare seçimdir, seçim olur”
Bak Erdoğan ben 31 Mart seçiminde dedim ki; AKP’li, MHP’li de oy versin. Dedik sarı kart. Oy verdiler CHP 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi oldu. Dedim ki 1 Nisan günü; bak fırsatçılık yapıp bu seçim sonucunu gösterip hemen erken seçim demeyeceğim ama şartım var dedim. Emekliye hak ettiği zammı ver. Asgari ücretliye ver. Çaya, fındığa, buğdaya, üzüme hak ettiği fiyatı ver. Eğer verirsen geçim olur, vermezsen insanlar isyan eder seçim olur o zaman ben de onların sesine duyarsız kalamam dedim. 130 lira fiyat verirsen geçim olmaz artık çare seçimdir, seçim olur.
“Artık bunlar gidiyor halk geliyor”
Buradan Sayın Erdoğan’a bir çağrıda bulunmak istiyorum; hodri meydan. işte meydan işte Giresun. Eğer verdiğin 130 liraya güveniyorsan, ‘130 liraya fındık satılır Giresunlu geçinir’ diyorsan haftaya cuma benim yaptığım gibi gel bakalım bu meydanı doldur. Gel burada miting yap göreyim. Rize’de çay üreticisinin karşısına çıkamayanlar, Giresun’da fındık üreticisinin yanına varamayanlar, emeklinin, emekçinin yüzüne bakamayanlar artık iktidarın sonuna gelmiş demektir. Artık bunlar gidiyor halk geliyor. Halkın iktidarı geliyor, CHP geliyor.”