(İSTANBUL) – Usta tiyatrocu Genco Erkal için İstanbul’daki Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde tören düzenlendi. Törenin başında Erkal, 10 dakika boyunca kesintisiz alkışlandı. Son kez sahnede olan Erkal’ı dostları ve sevenleri yalnız bırakmadı. Salonda izdiham yaşandı.
Önceki gün yaşamını yitiren usta tiyatrocu Genco Erkal için bugün ilk tören, İstanbul’daki Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlendi. Törene eski CHP Genel Başkanları Hikmet Çetin ve Altan Öymen, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, çok sayıda siyasi parti, kurum, dernek temsilcisi, sanatçı dostları ve ailesi katıldı.
10 Dakikalarca Boyunca Alkışlandı
Erkal’ın Türk bayrağına sarılı naaşının arkasında ekrana, tiyatro sahnelerinden anlar yansıtıldı. Şair Nâzım Hikmet’in dizelerini okuduğu sahneler de ekrandayken Erkal, 10 dakika boyunca aralıksız alkışlandı. Sunuculuğunu, Erkal ile onlarca kez aynı sahnede yer alan Tülay Günal’ın yaptığı törende, sırasıyla yönetmen Dikmen Gürün, Erkal’ın arkadaşı Özcan Arca, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan ve Ekrem İmamoğlu birer konuşma yaptı.
Fazıl Say: İdeolojisinden hiçbir zaman vazgeçmedi
Tören, Erkal’ın çok kez birlikte sahne aldığı piyanist Fazıl Say ile müzisyen Serenad Bağcan’ın “Memleketim” ve “İnsan İnsan” eserleri ile başladı. Burada konuşan Say, Erkal’dan çok şey öğrendiğini belirterek şunları söyledi:
“Disiplini, çalışkanlığı, tek başına mücadele etmeyi öğrendim. İdeolojisinden hiçbir zaman vazgeçmedi. Hepimize çok şey vermiştir. Nâzım Hikmet’in yasaklı dönemlerindeki şiirlerini Genco Erkal, pek çok bedel ödeyerek yaşatmıştır. Yaklaşık 25 yıl önce Nâzım Oratoryosu’nun bestelenmesi dolayısıyla benim için hayatımın en önemli mihenk taşlarından olan dostluğumuz başladı. Onunla olan çalışmalarımızın çoğunu kayıt altına aldık. Müteşekkiriz. Bugün burada büyük sanatçımızın yanında bulunan herkese teşekkür ediyorum.”
Turgut Kazan: “Cumhurbaşkanına hakaretten beraat etmeyecek, davası düşecek”
Turgut Kazan, avukatlığını yaptığı Erkal’a açılan “cumhurbaşkanına hakaret” davalarından söz etti. Kazan, şöyle konuştu:
“Mutlaka cezalandırılması gerekirdi böyle birinin. Cumhurbaşkanı için sanatçı olması falan önemli değildir. Kim olursa olsun, ne kadar başarılı olursa olsun bizim takımdan olmadığına göre, bir tarikat temsilcisi olmadığına göre bir kere cezalandırılması gerekir. Başvurmuşsunuz, savcı dava açmış. Yeter. Cumhurbaşkanı, ‘Bana hakaret edildi’ diye katılma isteğinde bulundu. Ben dedim ki, tereddütsüz katılma isteğinin kabulünü istiyoruz çünkü böylece cumhurbaşkanının, böyle bir sanatçının cezalandırılmasını istediği tarihe not düşülmelidir. Düşüldü. Temyiz ettiler. Dolayısıyla temyizde dosyamız kaldı. Beraat kararı kesinleşemeyecek. Düşme kararı verilecek. İşte ikinci yüzyılında Türkiye’nin, demokrasiyle hukuk devleti diyorum ve özetle Türkiye’de Genco gibi bir sanatçının cenaze töreninde bir hukukçunun konuşmuş olmasından ne kadar büyük ıstırap duyduğumu da dile getirerek güle güle sevgili Genco diyorum.”
Ekrem İmamoğlu: “Gülhane Parkı’nda bir ceviz ağacıydı”
Ekrem İmamoğlu da “İyi ki bu ülkeden, bu şehirden ve bu dünyadan Genco Erkal geçti” diye konuşmasına başlayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“İyi ki onunla aynı dönemde yaşadık ve onun oyunlarını izledik. O güçlü sesini duyduk, söylediklerini dinleme şansını yakaladık ve hissettik. O, sanat dünyasının koca çınarıydı. Açıkçası ‘koca çınar’ sözü çok değerlidir bizim kültürümüzde. Aslında insanlık için de çok şey ifade eder ama belki de onun için ‘Gülhane Parkı’nda bir ceviz ağacıydı’ demek daha güzel olur diye düşünüyorum. Gülhane Parkı’nda bir ceviz ağacıydı ve biz de onun farkındaydık ve hep farkında olacağız. Ceviz ağacı çok verimliydi. Açıkçası müthiş tutkusuyla hep üretti. Hep var oldu. En güzel, en çetin cevizler onun dallarında yetişti. En sıcak günlerde onun gölgesinde ruhumuz dinleniverdi. Müthiş bir mücadele insanıydı. Sahneye taşıdığı her eserde görüşünü, tavrını, duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Neye ihtiyaç varsa haksızlığa, hukuksuzluğa karşı, duygularını insanlarıyla, hemşehrileriyle, milletiyle paylaştı. Eğilmedi, bükülmedi, susmadı, susturulamadı. Sanatçı onuruyla hep dimdik ayakta durdu.”