(ESKİŞEHİR) – Eskişehir Barosu Başkanı Mustafa Elagaz, Alpagut ve Atalan mahallelerine yapılmak istenen altın-gümüş madenine ilişkin “Yerel seçim öncesi kamuoyunun önüne gelen bu konu toplumsal baskı ve seçimde oy kaybı endişesi ile durdurulmuş ancak yerel seçimler sonrası tekrar kamuoyunun önüne gelmiştir. Burada görevli olan idarecileri halkın aklıyla da alay etmemeye davet diyorum” dedi.
Cengiz Holding’e bağlı Eti Bakır A.Ş. tarafından Eskişehir’in Mihalgazi ilçesine bağlı Atalan ve Alpagut mahallelerine altın-gümüş madeni yapılmak isteniyor. Proje ile ilgili açıklama yapan Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, “Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki ülkemizin narenciye, sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan en önemli üretim alanlarından olan bölgede söz konusu projenin uygulanması ile tarımsal üretim bitecek; endemik bitki türleri ve canlı varlığı ciddi oranda yok olacaktır” diye konuştu.
Geri Çekilen Maden Projesi, Değişmeden Geri Geldi
Mustafa Elagöz açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“İlimiz Mihalgazi İlçesine bağlı Alpagut ve Atalan Mahallelerinde Eti Bakır A.Ş. tarafından yapılması planlanan Alpagut-Atalan Altın-Gümüş Madeni Ocağı ve Cevher Zenginleştirme Tesisi, Hazır Beton Tesisi ve Su Temin Göleti projesi için Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına başvuru yapıldığını öğrenmiş bulunmaktayız. Geçtiğimiz süreçte söz konusu projeye karşı olduğumuzu yaptığımız basın açıklaması ile Eskişehir Kamuoyuna bildirmiştik. Projenin incelenmesinden öncesinde kamuoyunda oluşan tepkiler nedeniyle ilgili firma tarafından geri çekilen projenin, projede herhangi bir değişiklik gerçekleştirilmeksizin tekrar Bakanlık onayına sunulduğu anlaşılmış olup; çevre katliamına yol açacak söz konusu projeye karşı olduğumuzu siz değerli kamuoyuna bir kez daha bildirme gerekliliği doğmuştur.
Siyanürlü Yığın Liç Yöntemiyle Yılda 12 Milyon Ton Maden Kazısı
Geçmiş tecrübelerimizin bize gösterdiği şekilde bu gibi proje örnekleri ülkemizin birçok bölgesinde çevre felaketlerine yol açmış, telafisi mümkün olmayan kalıcı zararlara neden olmuştur. Özellikle Çanakkale Kaz Dağları, Erzincan İliç, Ordu Fatsa bölgesinde açılan maden ocaklarının doğaya ve canlı hayatına zararları ortadadır. Bu projelerin hayata geçirilmesi ile binlerce ağaç kesilmekte, siyanür kullanımı ile su ve toprak zehirlenmekte, tarım alanları tahrip edilmekte ve biyolojik çeşitlilik yok olmaktadır. Projeye ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda, ünitelerin kapladığı toplam alanın 2 bin 740 hektar olacağı ve 15 yıl boyunca bölgede faaliyet gösterileceği, senede yaklaşık 12 milyon ton kazı yapılacağı, patlatmalı açık ocak işletmeciliği ve siyanürlü yığın liç yöntemi ile altın ve gümüş çıkarılmasının hedeflendiği belirtilmektedir.
Sakarya Vadisi’nde 28 Endemik Bitki ve 128 Kuş Türü Var
Bilindiği şekilde projenin yapılmasının planlandığı alan Sakarya Vadisi olarak anılmaktadır. Söz konusu bölgede 28 endemik bitki türü ve 128 kuş türünün yaşadığı bilinmekte ve bölgede birinci derece sit alanı bulunmaktadır. Üzülerek ifade etmek istiyoruz ki ülkemizin narenciye, sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan en önemli üretim alanlarından olan bölgede söz konusu projenin uygulanması ile tarımsal üretim bitecek; endemik bitki türleri ve canlı varlığı ciddi oranda yok olacaktır.
Maden Ayrıştırmada Kullanılan Siyanür, Arsenik, Kurşun ve Cıva Ekosisteme Karışacak
Ayrıca bölgede kurulması planlanan maden sahasının Sakarya Nehri’ne yakınlığı ve projenin Erzincan İliç’teki maden ocağından 5 kat daha büyük olması yöre halkının çok büyük bir felaketle karşı karşıya olduğunu göstermektedir. Bilindiği gibi Şubat 2024’te, İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde siyanür liç yöntemi işleminden sonra depolanmış devasa büyüklükteki toprak yığını heyelana dönüşerek 9 maden işçisine mezar olmuştur. Madenin kurulması ülkemizin ve şehrimizin, iklimi ve doğasıyla öne çıkan bu bölgede yaşayan vatandaşlarımızın geçim kaynağı olan meyve, sebze, örtülü tarımın yok olmasına sebep olacak; cevheri ayrıştırmak için kullanılacak siyanürün ve pasa içerisinde bulunacak olan ağır metallerin arsenik, kurşun, cıva vb doğaya karışması sonucunda tüm canlılar ve ekosistem geri dönüşü olmayan zararlara maruz kalacaktır. TC Anayasası 56.Maddesi ‘Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir’ demektedir. Söz konusu projeye yürürlükteki mevzuatımız uyarınca ÇED olumlu kararının verilemeyeceği kanaatindeyiz. Belirttiğimiz gerekçelerle buradan vicdanı hür, kamu sağlığına önem veren tüm yetkilileri, görevlerini icra etmeye davet ediyor, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımıza saygı duyulmasını ve desteklenmesini talep ediyoruz. Bizler Eskişehir Barosu olarak yapılmak istenilen bu doğa katliamına karşı olan mücadelemizi yılmadan sürdüreceğimizi, sürecin takipçisi olduğumuzu bildiririz.
“Siyasetin de Bir Ahlakı Olmalı”
Her işte ahlak arandığı gibi siyasetinde bir ahlakı olması gerektiği kanaatindeyim. Yerel seçim öncesi Eskişehir kamuoyunun önüne gelen bu konu toplumsal baskı ve seçimde oy kaybı endişesi ile durdurulmuş ancak yerel seçimler sonrası projede hiçbir değişiklik yapılmadan tekrar kamuoyunun önüne gelmiştir. Burada görevli olan idarecileri, devleti yönetenleri ahlaklı davranmaya, halkı kandırmamaya, halkın aklıyla da alay etmemeye davet diyorum.”