(ANKARA) – CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında CHP’nin 24 saat süren Anıt Park’ta yapılan Eğitim Maratonu’nu hatırlatarak; “Eğitim Maratonu, Meclis’in yanındaki Ulusal Egemenlik Parkı’nda yapılacaktı. Ama kapattılar çeşitli bahanelerle… Bu çok isteyip de özgürlük alanını açamayan Yerlikaya’ya ve özgürlük kürsüsünün isim sahibi Meclis Başkanımıza şu söylemek isteriz; Çankaya Belediyesi önümüzdeki toplantılarında gerek teknik çalışmalar tamamlanınca o parkı özgürlük parkı olmak ve Meclis’e sesini duyurmak isteyenlerin duyurabilmesi şartıyla Meclis sınırlarına dahil edeceğiz” dedi.
Özel: “Ulusal Egemenlik Parkı’nı Özgürlük Parkı Yapacağız”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün TBMM’de, partisinin grup toplantısında konuştu. Konuşmasına grup toplantısının yarım saat gecikme nedenini anlatarak başlayan Özel şöyle devam etti:
Özgür Özel Grup Toplantısında Ötanazi Yasası Hakkında Konuştu
“Yaklaşık yarım saat sizi beklettik. Bunun önemli bir gerekçesi var. Biraz önce İstanbul’da bir tören tamamlandı. O törene 2024 yılında bu sene yapılacak olan olimpiyatlar için 2024 Paris Olimpiyatları için. Ülkemizi olimpiyatlarda temsil edecek 102 sporcumuz İstanbul’dan uğurlanıyordu. o törenin tüm televizyonlarda eksiksiz yayınlanabilmesi için grup toplantımızı o törenin bitişine erteledik. Çünkü istedik ki orada milli formayı taşıyacak, kazanacakları madalyalarla hepimizi gururlandıracak, ay yıldızlı al bayrağı göklere çektirecek, İstiklal Marşımızı okuyacak çok kıymetli kafilemizi hep birlikte uğurlayalım, televizyonların bazılarında CHP2nin genel başkanı bazılarında milli sporcularımız olmasın. Ben hepiniz adına, CHP ailesi adına kafilemize başarılar diliyorum, en iyi sonuçlarla yurda dönmelerini bekliyorum.
“DEM Parti’ye de Bir Kez Daha CHP Olarak Başsağlığı Dileklerimizi İletiyoruz”
Biraz önce üzücü bir haber aldık. Dem Parti’nin Sayın Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın annesi İpek anne Hakk’ın rahmetine kavuştu. Bakırhan ailesine Allah’tan rahmet diliyorum. DEM Parti’ye de bir kez daha CHP olarak başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
“Erzurum Kongresi’ne Katılan Herkesi ve Mili Mücadelenin Bütün Kahramanlarını Rahmetle ve Minnetle Anıyorum”
Bugün ulusal kurtuluş mücadelemizin dönüm noktalarından olan Erzurum Kongresi’nin 105. yıl dönümü. Trabzon’dan, Erzurum’dan, Sivas’tan, Bitlis’ten, Van’dan gelen delegelerle toplanan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kongre başkanlığını yaptığı Erzurum Kongresi manda ve himayeyi reddetmişti. 9. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir’in Mustafa Kemal’in yanında durduğu ve Milli mücadelenin seyrini değiştiren bir kongreydi bu. Ve Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz diyen Mustafa Kemal Atatürk ve kongre üyeleri o kongredeki kararlılıkla önce kurtuluşu gerçekleştirdiler sonra kuruluşu. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk o kongreye katılan herkesi ve Mili mücadelenin bütün kahramanlarını rahmetle ve minnetle anıyorum.
“Hatay’ın Anavatana Katılışının 85. Yıl Dönümü”
Bugün aynı zaman da Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘benim şahsi meselem’ dediği Hatay’ın ana vatana katılışının 85. yıl dönümü. 1918’den 1939’a kadar 21 yıllık bir mücadelenin sonunda Hatay 23 Temmuz günü Antakya’daki Fransız bayrağını indirerek Türk bayrağını kaldırdı. Bunun için o gün Hatay millet meclisinde oy kullanan ve Hatay’ı misakı milli sınırları içine katan ve bugünkü sınırlarımızın şekillenmesinin kararını alan o günkü tüm Hatay milletvekillerini rahmetle anıyoruz.
“Konu Türkiye’nin ve Dostlarının Çıkarıysa Tek Yumruğuz, Tek Yumruk Olmaya Devam Edeceğiz”
Geçtiğimiz hafta geniş bir heyetle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeydik… Ve bir kez daha CHP olarak 50 yıl sonra Kıbrıs Türkü’nün, Kıbrıs davasının yanındayız. Giderken yanımızda 174 Kıbrıs Gazisi de vardı. Aslında 1974 gaziyi götürmek istedik. Öyle bir başvuru vardı CHP’ye ama ne otel ne uçak izin vermedi. 74 de olmasın 174 olsun hiç olmazsa dedik. Resmi törenlerde gözyaşlarıyla resmi geçitten geçtiler. Hepimiz çok duygulandık. Bir gün öncesinde Cumhurbaşkanını, Meclis Başkanını, Başbakanı, Dışişleri Bakanını, tüm siyasi partilerini Kıbrıs’ta ziyaret ettik… Bir kez daha CHP grubundan Kıbrıs’ı selamlıyoruz.
İktidarıyla muhalefetiyle 1974 Barış Harekatı çok önemli izler taşır bu parlamento çatısı altında. 15’inde Makarios’u indiren darbe gerçekleşmiştir. Kıbrıs’taki mezalim iyice tırmanmakta ve darbeciler zaten sürülmekte olan mezalime yeni bir hedef koyup orada Kıbrıs Helen Cumhuriyeti ilan etmektedirler. Buna karşılık bütün Türkiye ne yapacağız deyince 18 Temmuz günü, tutanakları açın çünkü tutanaklar artık gizli oturum değil, 10 yıl geçti açıldı, koalisyon hükümeti bu parlamentoyu gizli oturuma çağırmıştır. Başbakan dışarıdadır, Başbakan Yardımcısı Erbakan 18 Temmuz’da ‘olanların farkındayız. Hükümete güvenin, bize güvenin, gereği yapılacak’ diyerek parlamentoya o günkü bilgiler ışığında en kestirme, en doğru, en net bilgilendirmeyi yapmıştır. Kapıdan çıkınca hiç kimse başka bir şey konuşmamıştır. 20 Temmuz günü Ayşe tatile çıkıp, Kıbrıs’taki çocuklar paraşütleri görüp ‘bizimkiler’ dediğinde, bizimkiler yere inmeden Meclise çağrı yapılmıştır. Ve Meclis bu sefer Başbakan Bülent Ecevit tarafından en ayrıntılı biçimde ne oldu, hangi görüşmeleri yaptık, niçin sonuç alamadık, ne yapıyoruz, hedefimiz ne, nerede duracağız bunu anlatmıştır. Kapının dışına çıkınca Süleyman Demirel’e mikrofon tutulmuş, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti olması gerekeni yapmıştır. İktidarıyla muhalefetiyle birkaç kalp gibi Kıbrıs için atıyoruz. Hükümetin arkasındayız’ demiştir. Milli meseleler, iktidarıyla muhalefetiyle ülkenin çıkarını birlikte sahiplenmeyi, birinin eksik bıraktığını öbürünün tamamlamasını gerektirir. 74’ten alacak çok dersimiz, yürüyecek çok yolumuz, bu Meclis iradesine en yüksek saygıyı göstermek, en doğru bilgilendirmeyi yapmak, muhalefeti iktidar milletvekillerinden ayırmadan bilgilendirmek, muhalefet olarak da ulusal çıkarlar söz konusu olduğunda kavgayı tartışmayı bir yere bırakıp tek yumruk olabilmek lazımdır. Biz konu Kıbrıs ise, Filistin ise, konu Türkiye’nin ve dostlarının çıkarıysa tek yumruğuz, tek yumruk olmaya devam edeceğiz.
“Yaz Boyunca O Eğitim Maratonu’ndan Çıkan 21 Öneri 21 Farklı Şehirde Konuşulacak”
Geçtiğimiz haftanın yoğun gündemi içinde Gölge Milli Eğitim Bakanımız Sayın Suat Özçağdaş, gölge bakan yardımcılarımızın ve onların temas ettiği gönüllü çok sayıda eğitimcinin, eğitim emekçisinin katkılarıyla Anıt Park’ta 24 saat süren bir Eğitim Maratonu gerçekleştirdik. Bu Eğitim Maratonu’na tam 92 konuşmacı, -ilk konuşmayı benden istediler, maraton ilk 100 metresini ben koştum, sonra Sayın Özçağdaş’a devrettim- 92 konuşmacı sabah 10’dan öbür saat 10’a kadar ara vermeden, 21 ana başlıkta 100 alt başlıkta Türkiye’de eğitimi konuştular. ÖMK’yı konuştular… Sadece eleştirmediler. Kitabı yapılacak, belgeseli yapılacak ama şöyle bir baktığınızda yüzde 20 eleştiri ise yüzde 80 öneri sundular… Ben o maratona katkı sağlayan tüm akademisyenlere, eğitim alanında örgütlü sendikaların sayın genel başkanlarına, eğitim emeklilerine, milletvekillerimize, genel başkan yardımcılarımıza, bakanlarımıza katkı sağlayan herkese yürekten teşekkür ediyorum. Yaz boyunca o toplantıdan çıkan 21 öneri, 21 farklı şekilde aynı eğitim maratonu mantığıyla elbette tüm gün değil ama Türkiye coğrafyasındaki kilit 21 şehirde yaz boyunca konuşulacak, Meclis açılıncaya kadar konuşulacak, Türkiye’nin en önemli sorunu milli eğitim sorununu iktidar olup çözeceğimiz güne kadar gündemde tutmaya, eleştiri ve önerilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.
“Ulusal Egemenlik Parkı’nı Meclis’e Sesini Duyurmak İsteyenlerin Duyurabilmesi Şartıyla Meclis Sınırlarına Dahil Edeceğiz”
Burada biz müjde, bir açık çağrı Sayın Meclis Başkanı’na Kıbrıs’ta anlattım. Aslında bu Eğitim Maratonu hemen Meclis’in yanındaki Ulusal Egemenlik Parkı’nda yapılacaktı. Aslında Süleyman Soylu zamanında iki kişi parka girse üzerlerine su sıkıyordu, gaz atıyordu. Son dönemde Sayın Yerlikaya basın açıklama izin veriyordu. Ama bu maraton gelince kapattılar çeşitli bahanelerle. Biz oraya ulaşamadık. Kendisiyle yapıcı görüşmeler yaptık, olmadı. Sorunun düğümlendiği yeri söylediler. Dediler ki; burası gösteri ve toplantı yapmaya, yürüyüş yapmaya uygun görülen alanlardan değil. O yüzden polisin kontrolünde ve izin veremeyiz. Sorun çözülsün diye temas halinde olduğumuz Sayın Kurtulmuş da arkadaşlarımız gidip anlatınca ‘Aman ne güzel. Keşke bu Milli Egemenlik Parkı böyle bir özgürlük kürsüsü olsa. Meclis’e sesini duyurmak isteyen gelip burada konuşsa. Sabit bir kürsü olsa’ demiş. Biz sabit kürsüyü koymaya kalkıyoruz. Soylu deviriyordu. Sayın Yerlikaya da etrafını çeviriyor. Öyle olunca baktık Meclis Başkanı özgürlük kürsüsünden yana Çankaya Belediye Başkanımızla konuştuk çalışıyor. Şöyle bir şey yapacağız; bu çok isteyip de özgürlük alanını açamayan Yerlikaya’ya ve özgürlük kürsüsünün isim sahibi Meclis Başkanımıza şu söylemek isteriz; Çankaya Belediyesi önümüzdeki toplantılarında gerek teknik çalışmalar tamamlanınca o parkı özgürlük parkı olmak ve Meclis’e sesini duyurmak isteyenlerin duyurabilmesi şartıyla Meclis sınırlarına dahil edeceğiz. Sayın Yerlikaya üzülmeyecek ‘yetki böyle olunca yapamam’ diye zaten yetkisinden çıkacak. Meclis Başkanımız üzülmeyecek ‘Yetki bende olsa yaptırmam mı ama Yerlikaya yaptıramıyor’ demeyecek. Biz parkı Çankaya Belediyesi kararıyla, belediye meclis üyelerimiz uygun görürse ki AK Partili dört belediye meclis üyemizin de karara iştirak edeceğine hiç şüphem yok, Meclise dahil edeceğiz. Oradaki özgürlük kürsüsünden Türkiye’de bu Meclis’e sesini duyurmak isteyen kim varsa oradan söyleyecek. Bir iki yıl AK Parti’ye seslenecekler ondan sonra özgürce CHP iktidarına seslenecekler.
“Sahiplenmiyorsa Öldürelim, Ötenazi Yapalım Demek Cinayettir, Katliamdır, Vicdansızlığın Dik Alasıdır”
Gelelim haftanın en yakıcı konularından bir tanesine. Sokak hayvanlarıyla ilgili düzenleme uzun süredir Türkiye’nin gündeminde. CHP olarak bu konuya en net yaklaşan, tutumunu en net ifade eden partiyiz. Sorunu doğru tespit edelim diyoruz. Sorun yoktur diyenlerden değiliz. Sorun var kaldırmak için çare ölüm diyenlerin karşısındayız. Çareyi cinayette görenlerin karşısındayız. Türkiye’de bir sokak hayvanları sorunu var mı? Evet var. Bu sorun maalesef daha önce de söyledim sınıfsal bir soruna evrilmek gibi de bir toplumsal riski, fay hattını işaret ediyor. Eğer çocuğunuz okula servisle gidiyorsa, sitenizin bahçesinden onu arabanıza bindirip götürüyorsanız, işinize kendi aracınızla gidebiliyorsanız sizin açınızdan belki de sokak hayvanları sorunu yoktur. Ama bir yoksul mahalledeyseniz, çocuk sabah okula yürüyerek, koşarak kendi gitmek zorundaysa, bir tekstil atölyesinin servisine yetişmek için metrelerce ana yola inmek zorundaysanız, evinizin biraz uzağındaki iş yerine yürüyerek gitmek durumundaysanız bir sokak hayvanları sorunu vardır. Bu soruna yok demek sorunun iki tarafına da yani tehdit altında olanlara da sokaktaki hayvanlara da en büyük kötülüktür. Ama bu sorunu görüp çözmek için toplayalım bir ay sonunda da sahiplenmiyorsa öldürelim. Ötenazi yapalım. Sahiplenmeyi imha edelim demek cinayettir, katliamdır, vicdansızlığın dik alasıdır. Hayvanseverlere, hayvan dostlarına, her yaştan ailesi hangi görüşte olursa olsun küçücük evlatlarımıza, her siyasi görüşten gençlere bu konuda gösterdikleri duyarlılık için başta grubum olmak üzere buna itiraz eden herkese bugün komisyonda hiç değilse ötanazi kelimesinin çıkarılmasını sağladıkları için hepinize öncelikle yürekten teşekkür ediyorum.
“Sorun Çözülmemiştir. Sorun Fiilen Katliamlar Devam Etmektedir”
Ancak sorun çözülmemiştir. Sorun fiilen katliamlar devam etmektedir. Ve çok daha riskli bir noktaya evrilebilir. O da şudur; kanun belediyeye bu konuda görev vermektedir ama para vermemektedir. Aksine belediyelere yolladıkları çeşitli tasarruf genelgeleriyle zaten belediyelerin ellerini, kollarını bağlamakta, belediyelerin barınak yapma süresini 2024’ten 2028’e ertelemekte, ayrıca belediyelerin yurt dışından buldukları 10 yıl sonra geri ödenecek paralara bile Cumhurbaşkanlığı ve Mehmet Şimşek tarafından imza atılmayıp belediyeler her yönden sıkıştırılmaya çalışılmakta. Diğer yandan da çok zor bir görev belediyelere verilip yapmayan hakkında cezai işlemler, Türk Ceza Kanunu’na göre işlemler, para cezaları gibi tehditler ortaya konmaktadır… Sorunun çözülmesi için belediyelerin, bütün belediyelerin en çok yapan yine bizimkiler ama bütün belediyelerin yeteri kadar barınak yapması, yeteri kadar personel alması, yeteri kadar araç alması, kısırlaştırma yapması, dijital alan başta olmak üzere etkin sahiplendirme kampanyaları yapması, onun lojistiğini planlaması lazım. Ve para yok. İller Bankası kesintileri yapıyor. AK Partili belediyelerden belediyeleri borçla devraldık.
“AKP ve MHP Samimi Olsalar Bu Kanun Teklifine Kendi Altlarında İmzası Olan Hayvan Hakları Fonunu da Koyarlar”
2019 yılında hayvan haklarının korunmasıyla ilgili komisyon kurduk. Komisyonda vardınız, Komisyonda öneriler yapıldı, altına imzayı attınız AK Parti ve MHP’liler olarak. Dediler ki ‘hayvan hakları meselesi önemlidir, çaresi bellidir, bunun için bir hayvan hakları fonu kurulmalıdır. Bu olmadan olmaz’ dediler. Fonun parayı nereden bulacağını da tarif ettiler. Alt yarışlarından, şans oyunlarından, Milli Piyango’dan, Spor Toto’dan, alınan vergilerin küçük bir kısmı kesilmek suretiyle bu yarışlardan, bu şans oyunlarından o vergiler kadar, o vergiler benzeri kesintiler yapılmak suretiyle. Yetmez, yerel yönetimler için alınan ve genelde alınan vergilerden çok küçük oranlar aktarılırsa devasa bir bütçe oluşuyor. Her şeye yeter. AK Parti ve MHP samimi olsalar bu kanun teklifine kendi altlarında imzası olan hayvan hakları fonunu da koyarlar. Niye koymuyorlar?”
(DEVAM EDECEK)