(İSTANBUL) – 12 gün süren Yas-ı Matem Orucu’nun ardından Aşureler paylaşıldı. Türkiye’de, Avrupa’da, Amerika’da, Avustralya’da… Dört bir kıtaya yayılmış göç mağduru Aleviler, rızalık şehrine duydukları özlemle, farklı coğrafyalara dağılmış olsalar da aynı candan duygu ve düşüncelerle, barışa ve kardeşliğe ulaşmak ümidiyle lokmalarını Hakk aşkına paylaştılar.
En çok göç alan Avrupa olduğundan belki de, Alevi bileşenleri için birçok haber de kaçınılmaz olarak oradan geldi. Kökenden uzak olmak zordu, o sebepledir, kültürel bağlar bazen daha da kenetlenir, sıkılaşır.
Turgay Çelik de Avrupa’da olan bitenleri birinci elden tanıklığıyla merak edenlere ulaştırmak istedi. Gözlemlerini okuyucuyla paylaştı.
Bardağın Dolu Tarafı
Turgay Çelik, “12 gün boyunca cemevlerinde neler yaşandı? Cemevleri neler yaptı? Neyi konuştular? Kısaca anlatmaya çalışacağım. Cemevlerinde akşamları yapılan sohbetlerde ve muhabbetlerde yansımalar elbette çok önemliydi. Benim gözlemlediğim, biraz da bardağın dolu tarafından bakmak, konuşmaları ve tartışmaları olumlu karşılamak gerektiği yönünde” diyerek açtı meramını.
Alevilikte Arayışlar
“Bazen tek tek birey veya kurumlar, birbirlerine ithamlarda bulunsalar bile bu da Alevilerdeki arayışın gün yüzüne çıkmasındandır. Her gelen yıl, bir önceki yıldan daha fazla farklılık içermektedir. Dolayısıyla tartışmaları da beraberinde getirmesi normaldir. Aleviler daha çok araştırarak, okuyup yazarak ve bunları yaşadıklarıyla sentezleyerek sadece doğru bir adım atmış olurlar. Çünkü günümüz koşullarında, yeni dünya düzeni içerisinde, kendi sistematiğini de oluşturmaları zorunludur. Bu da Alevileri kendi içinde tartışmalara yönlendirebilir.”
Sorunun Bütüncüllüğü
“Ben soruna bir bütün olarak bakıyorum. Aleviler sorunlarını bir bütün olarak ele almazsa, sadece bütünün bir parçasını doğru gösterirse, yanılgıya düşer ve daha da daralır. Alevilerde ve örgütlü yapılarda artık bir arayış vardır. Kafalar karışabilir, insan dün ak dediğine bugün kara diyebilir. Bunlar doğaldır. Çünkü Aleviler tarihin hiçbir döneminde, bir süreklilik içerisinde kendi sistematiklerini oturtamamışlardır.”
İçine Kapalı Bir Topluluktan Görünür Olmaya Giden Yol
“Gözden ırak, kendi içindeki hiyerarşik yapılarıyla, birlikte bir hukuk sistemi oluşturarak, toplumsal yapılarını var etmiştir Aleviler; bugünlere kadar da varlıklarını böyle taşımışlardır. Günümüz koşullarında açığa çıkan Aleviler, artık kentlerde ve Avrupa’da yığınları örgütlemektedir. Özellikle Avrupa’da hatırı sayılır düzeyde önemli bir güç olmuşlardır. Aleviler bulundukları ülkelerde, yeni dünya düzeni içerisinde kendi sistematiğini oluştururken, bu tür tartışmaların yaşanması da doğaldır. Kırmadan dökmeden, anlayarak ve dinleyerek olmalıdır elbette bu tartışmalar.”
Köy Kültüründen Günümüze Gelenekler
“Elbette ki geleneksel köy kültürünün de günümüze etkisi vardır. Kırsalda Matem Orucu tutulurdu. Bundan kapı komşusu olan Sünnilerin de pek haberi olmazdı. Aleviler oruçlu olduğunu pek belirtmezlerdi. Alevilerin 1970’lerden sonra açığa çıkmasının nedenlerinden biri de kimlik bilincine nispi de olsa varmalarıdır.
Alevilerin yoğun yaşadığı illerde Sünniler Ramazan ayı boyunca 30 gün, gündüzleri restoranlarını kapalı tutarlardı. Genellikle camları gazete kağıtlarıyla kapatırlardı. Bu aynı zamanda bir mahalle baskısını da beraberinde getiriyordu ve kutuplaşmayı tetikliyordu.
1970’li yıllar, Türkiye sol hareketinin yükseliş dönemlerine denk geldiği için, Aleviler de yer yer kendilerini açığa çıkarabiliyordu. Erzincan özelinde ele alırsak, Alevi esnaf da gazete kağıtlarıyla restoranlarının camlarını kapatarak gün boyu kapalı kalırlardı. Günümüzde yer yer bazı Alevi canlar, o dönemlerde restoranların kapatılmasının nedenini Matem ayına saygı gibi anlatsalar da bu öyle değildi!
Daha çok kimlik bilincinin yükselmesi, açığa çıkmasıyla birlikte bir karşı duruşu da barındırıyordu. Mahalle baskısının ve Sünni dayatmanın reddiydi, ayağa kalkmaktı, bir karşı duruştu.
Köylerde ise aşure günü aşureler pişirilir, aşureye 12 çeşit meyve ve dut katılırdı. Durumu iyi olanlar, ceviz fındık ve sair katkılar da yapardı. Bu da mana olarak bütün renklerin bir arada olması ve çeşitlilik demekti.”
Aşurenin Mitolojik Bağlamı
“Mitolojide Aşure Nuh’un tufanına da dayandırılır. Alevilerdeki bağlamıyla Matem Orucu’nda ise 12 İmamlar, Kerbela ve Hz. Hüseyin sürekli diri tutulur ve her akşam Hüseyin aşkına ağıtlar yakılır, deyişler söylenirdi. Bağlaması olanlar evlerinde bağlamasını duvara asar, tellerini de gevşetirdi. Bağlamaya da bir mana yüklenir, “bağlama da yastadır” denirdi.
Bu demek değildir ki Aleviler cemlerini bağlamasız yapsınlar; bunu farklı yorumlayan bazı Alevi dedeleri Matem ayında ibadette bağlama çalınmaz der ki bu doğru değildir! Bağlama Alevilerde kutsal kitaptır.
‘Konuşan’ kutsal bir kitaptır, bağlama. Aleviler de hitabını, isyanını, ibadetini, deyişini bağlama eşliğinde yansıtırlar. Bağlama ile irşat olurlar. Saz söz yaşadıkça, Alevilik de yaşayacaktır. Aşk ile.”