(ANKARA) – Dünya çapında mevsim normallerinin çok üzerinde seyreden sıcaklıklar, korkutucu soruları da beraberinde getiriyor. Meteoroloji ajanslarından ardı ardına gelen sıcaklık uyarıları da durumun sanılandan çok daha ciddi olabileceği konusunda kamuoyu oluşmasına yardımcı oluyor. Uzmanlar yıllardır halkı uayarmasına karşın, politika yapıcıların konuya yeterli önemi verip vermediği ise tartışma konusu.
İklim Araştırmaları Derneği Proje Koordinatörü Nihan Yeğin Arayan, mevsim normallerinin üzerindeki hava sıcaklıklarının, ani yağmurların iklim değişikliğinin sonucu olduğunu belirterek, “İklim değişikliğinin hatta iklim krizinin olumsuz etkilerinin giderek arttığını deneyimleyeceğiz ne yazık ki” dedi.
İklimdeki Değişikliğin Sebebi Tam Olarak Ne?
İklim Araştırmaları Derneği Proje Koordinatörü Nihan Yeğin Arayan, anormal sıcaklık değerleri, ani yağışlar ve sel baskınları ile ilgili şunları söyledi:
“İklim değişikliği artık hepimizin bir gerçeği. Hepimizin deneyimlediği yadsınamaz bir gerçek. Artık durumun aciliyetinden, öneminden dolayı da bunu iklim krizi olarak adlandırmak mümkün. Mevsimlerin değiştiğinin hepimiz farkındayız. Hepimiz tecrübe ediyoruz bunu. Artık kışlar biraz daha ılıman. Yazlar çok sıcak. Mevsimler kaydı ama geçtiğimiz yıla göre Haziran ayını şu an mevsim normallerinin çok üzerinde seyrettiğini söylemek mümkün. Özellikle Ankara için bir süredir zaten hem valilik hem belediyeye bunun uyarılarını da yapmakta. Özellikle bu hafta için. Şu an mesela bu hafta 8-12 derece üzerinde seyrediyor mevsim normallerinin. Bu da kentli sağlığını etkileyen bir durum. Özellikle yaşlılar için, kronik rahatsızlıkları olanlar için risk teşkil etmekte ve belli saatler arasında özellikle hani dışarı çıkmak sağlık açısından da olumsuz sonuçlar doğurabilir.
“Yaz bildiğimiz yaz değil, kış da bildiğimiz kış değil”
Yaz bildiğimiz yaz değil. Artık kış da bildiğimiz kış değil. Bahar mevsim özellikle sonbahar ve ilkbahar, geçiş mevsimleridir. Fakat bunları da geçiş mevsimi olarak deneyimleyemiyoruz. Yani bu geçiş mevsimlerinde çok ani yağışlara maruz kalıyoruz. Bu ani yağışlar da dolayısıyla bu aşırı iklim hava olaylarından dolayı özellikle Ankara’da da yoğun bir şekilde deneyimlediğimiz taşkınlara ve sellere sebep oluyor. Normalde bir ayda yağması gereken yağış miktarının bir saatte yağması tabii ki bunu hiçbir altyapı müsaade etmiyor ama şu da bir gerçek ki bizim kentlerimizin çoğunda da altyapımız ne yazık ki yağmur suyu ve kanalizasyonun birlikte aktığı ve geçirgen altyapının, geçirgen yüzeylerin olmadığı kentlere sahip olduğumuz için de aslında bunları, bu olumsuz sonuçları deneyimliyoruz.
Daha haziran ayında mevsim normallerinin çok üzerinde çıkan sıcaklıklar tabii ki orman yangını risklerini doğuruyor. Bu temmuz, ağustos ayında bu şekilde olacak ya da olmayacak diyemeyiz. Bunu öngörmemiz mümkün değil ama geçtiğimiz yılı düşünürsek, haberlerden de hepimizin takip ettiği üzere her gün bir önceki günün sıcaklık rekorunu kırdı. Özellikle temmuz ayında. Bu her geçen yılda etkisini arttırarak devam eden bir süreç. Dolayısıyla hani giderek olumsuz etkileri, iklim değişikliğinin hatta iklim krizinin olumsuz etkileri giderek artarak, deneyimleyeceğiz ne yazık ki.
“İklim değişikliğini toplumlar, bireyler olarak da deneyimliyoruz”
İklim değişikliği yadsınamaz bilimsel bir gerçek. Bununla ilgili çalışmalar yapan uluslararası IPCC gibi hükümetler arası, iklim değişikliği paneli başta olmak üzere çeşitli uluslararası kurumlar, kuruluşlar bulunmakta. Burada yapılan bilimsel çalışmalarda iklimin değiştiği ve gelecek senaryolarda da önlem almadığımız takdirde hızla değişeceğini ortaya koyan çalışmalar var. Kaldı ki bunu bilimsel gerçekler dışında da bizler aslında toplumlar olarak, bireyler olarak da deneyimliyoruz. Kırsaldaki çiftçimizden, kentteki gencinden yaşlısına kadar her bir birey artık iklimin değiştiğini ve hatta bunun ciddi boyutlara vardığının farkında.”